Oralarda bir yerde uzaylılar olabilir ancak bu haliyle UFO gözlemleri ikna edici değil
Akıllı uzaylılar Dünya’yı ziyaret ederse, bu insanlık tarihindeki en derin ve etkili olaylardan biri olur. Anketler, Amerikalıların neredeyse yarısının, uzaylıların eski geçmişte veya yakın zamanda Dünya’yı ziyaret ettiğine inandığını gösteriyor. Bu yüzde giderek artıyor.
Bilim insanları bu inançları gerçek fiziksel fenomeni temsil etmedikleri için reddediyorlar. Zeki uzaylıların varlığını inkar etmiyorlar. Ancak başka bir yıldız sisteminden yaratıklar tarafından ziyaret edildiğimizin kanıtı için yüksek bir çıta belirlediler. Carl Sagan söylemişti “Olağanüstü iddialar olağanüstü kanıtlar gerektirir.”
Tanımlanamayan uçan nesneler
UFO, tanımlanamayan uçan nesne anlamına gelir. Ne fazla ne eksik. UFO gözlemlerinin uzun bir geçmişi vardır. Hava Kuvvetlerinin UFO’larla ilgili çalışmaları 1940’lardan beri devam ediyor. ABD’de, UFO’lar için “sıfır noktası” 1947’de Roswell, New Mexico’da meydana geldi. Aslında Roswell olayı yakında açıklanmıştır. Askeri yüksek irtifa balonun düşmüş ardından gelişen UFO dalgasını durdurmak mümkün olmamıştır. UFO’ların çoğu ABD’deki insanlara görünmektedir.
Onların büyük nüfuslarına rağmen Asya ve Afrika’dan çok az sayıda gözlem raporu bildirilmiştir. Çoğu UFO’ların sıradan açıklamaları vardır. Yarısından fazlası göktaşlarına, ateş toplarına ve Venüs gezegenine atfedilebilir. Bu tür parlak nesnelere gökbilimciler aşinadır ancak çoğu zaman halk tarafından tanınmazlar.
UFO’lardan gelen ziyaret raporları yaklaşık altı yıl önce açıklanamaz bir şekilde zirveye ulaşmıştır. UFO’ları gördüklerini söyleyenlerin çoğu ya köpek gezdiren, dışarıda sigara içen ya da araçla gezen kişilerdir. Nedeni dışarıda olmalarıdır. Gözlemler akşam saatleri üzerine yoğunlaşmıştır, özellikle de birçok insanın hafta sonunu karşıladığı Cuma akşamlarına.
Eski NASA çalışanı James Oberg gibi az sayıda bilim insanı, onlarca yıllık UFO gözlemleri için geleneksel açıklamalar bulma cesareti ve çabası içindeler. Çoğu gökbilimci, uzaylı ziyaretleri hipotezini mantıksız bulur, bu yüzden enerjilerini Dünya ötesinde yaşam aramak için yapılan heyecan verici bilimsel araştırmalara yoğunlaştırır.
Yalnız mıyız?
UFO mavraları popüler kültürde dönmeye devam ederken, bilim insanları UFO’lar tarafından ortaya atılan büyük soruyu cevaplamaya çalışıyorlar: Evrende yalnız mıyız? Gökbilimciler, her iki yılda bir ikiye katlanan bir sayı olan 4 binden fazla öte gezegen veya diğer yıldızların etrafında dönen gökcisimleri keşfettiler.
Bu öte gezegenlerin bazıları, Dünya’nın kütlesine yakın bulunduklarından ötürü ve ayrıca yüzeylerinde su olması için yıldızlarından doğru uzaklıkta olduklarından yaşanabilir kabul ediliyor. Bunlardan en yakın yaşanabilir gezegenlerin 20 civarındakiler bize yakın ışık yılı uzaklıklardalar. Kozmik ifadeyle bizim “arka bahçemiz” içindeler.
Bu sonuçlardan çıkarım yapmak gerekirse, sadece bizim galaksimizde 300 milyon yaşanabilir gezegen olduğu sonucu çıkar.Sonuçta Dünya benzeri gezegenlerin her biri potansiyel bir biyolojik deneydir ve yaşamın gelişmesi, olası zeka ve teknolojinin ortaya çıkması için oluştuklarından bu yana milyarlarca yıl geçmiştir.
Gökbilimciler, Dünya’nın ötesinde yaşam olduğuna çok inanır ve güvenirler. Gökbilimci ve üstün gezegen avcısı Geoff Marcy’nin dediği gibi, “Görünüşe göre evren, biyolojinin içerik maddeleriyle dolup taşıyor.” Yaşam için uygun koşullara sahip Dünya’dan yıldızdan yıldıza zıplayan zeki uzaylılara doğru ilerlemede birçok adım vardır.
Gökbilimciler , galaksimizdeki teknolojik uzaylı uygarlıkların sayısını tahmin etmek için Drake Denklemini kullanır. Drake Denkleminde birçok belirsizlik olmasına rağmen bunu son öte gezegen keşiflerin ışığında yorumlamak gerekirse, bizim tek ya da ilk gelişmiş medeniyet olduğumuz pek olası gözükmez.
Yeni keşiflere duyulan güven, şu ana kadar başarısız olan aktif akıllı yaşam arayışını körüklemiş, araştırmacılar “Yalnız mıyız?” Sorusunu yeniden gündeme getirmişlerdir. “Neredeler?” Akıllı uzaylılar için kanıt bulunamamasına Fermi Paradoksu denir. Akıllı uzaylılar var olsa bile, onları bulamamanın ve onların bizi bulamamış olmasının birkaç nedeni vardır. Bilim insanları uzaylılar fikrini küçümsemez. Ancak, güvenilir olmadığı için ya da daha pek çok başka sıradan açıklama olduğu için bugüne kadarki kanıtlara ikna olmadılar.
Modern efsane ve din
UFO hesaplarına dahil komplo teorileri, bu manzaranın parçası olan uzaylılar tarafından kaçırılma ve oluşturulan ekin çemberleri, son derece üstün teknolojiye sahip zeki varlıkların sırf buğday tarlalarımıza şekil vermek ve birilerini kaçırmak için trilyonlarca km yol kat etmeleri çok tuhaf görülmektedir.
UFO’ları kültürel bir fenomen olarak düşünmek faydalıdır. Kuzey Carolina Üniversitesi’nde profesör olan Diana Pasulka, efsanelerin ve dinlerin her ikisinin de hayal edilemeyen deneyimlerle başa çıkmak için bir araç olduğunu belirtiyor. “Bana göre, UFO’lar bir tür yeni din haline geldi” diyor.
Bu yüzden hayır, UFO’lara inancın çılgınca ve delice olduğunu düşünmemek gerekir çünkü bazı uçan nesneler tanımlanamıyor ve zeki uzaylıların varlığı bilimsel olarak epeyce makul.
Ancak genç yetişkinler üzerinde yapılan bir araştırmada, UFO inancının şizotipal kişilik, sosyal kaygı eğilimi, paranoid fikirler ve geçici psikoz ile ilişkili olduğu bulundu. UFO’lara inanıyorsanız, sahip olduğunuz diğer alışılmadık inançlara bakabilirsiniz. Carl Sagan tarafından popüler hale getirilen aforizmayı hatırlayalım, “Açık fikirli olmak işe yarar, ama beynimiz o kadar açık değil.”