Çin Teleskobu Uzaylı Bir Sinyal Buldum Sandı Ama Arama Devam Ediyor.
Çinli gökbilimciler, bu alandaki diğerlerinin onlarca yıldır deneyimlediği türden bir yanlış alarmla dünya dışı istihbarat arayışına giriştiler.
Yıldızlararası uzaylı medeniyetler arama rüyasını başlatan bir ilk projeydi.
Rapor, şu anda Kaliforniya Üniversitesi’nde fahri profesör olan gökbilimci Frank Drake’den bir alıntıyla başlıyordu: “Tam bu dakikada, diğer akıllı uygarlıklar tarafından gönderilen radyo dalgaları neredeyse mutlak bir kesinlikle yeryüzüne düşüyor. Doğru yere yönlendirilmiş ve doğru frekansa ayarlanmış bir teleskop bu dalgaları keşfedebilir. Bir gün, yıldızların arasında bir yerden, insanlığın sorduğu en eski, en önemli ve en heyecan verici soruların çoğuna cevaplar gelecek.”
Uzun süredir baskısı tükenmiş ancak dijital olarak mevcut olan Cyclops raporu, bilimin varoluşsal sorulara cevap verebileceği inancını taşıyan bir nesil gökbilimci için bir İncil haline gelecekti. Raporu yüksek lisans öğrencisiyken okuyan ve sonrasında hayatını dünya dışı zeka arayışına adayan Jill Tarter, on yıl önceki bir röportajında “İlk kez rahiplere ve filozoflara sormak yerine deney yapabileceğimiz bir teknolojiye sahip olduk” demişti.
Geçtiğimiz günlerde, Çinli gökbilimcilerin dünya dışı bir uygarlıktan olma özelliklerine sahip bir radyo sinyali tespit ettikleri, yani 140.604 frekansında çok dar bir bant genişliğine sahip olduğu haberi tüm dünyaya duyulduğunda, Cyclops’u ve onun ilham verdiği çalışmayı hatırlattı.
Tespiti, 500 metrelik Küresel radyo Teleskopu veya FAST adlı devasa yeni bir teleskop kullanarak yaptılar. Teleskop, Dünya’nın yaklaşık 1,5 katı büyüklüğünde Çalgı takımyıldızında (Lyra) Kepler 438 b adlı bir öte gezegene ve buradan yüzlerce ışık yılı uzaklıkta bir kırmızı cüce yıldız olan Kepler 438’in sözde yaşanabilir bölgesinde dönen kayalık bir gezegene doğrultulmuştu.
Gezegenin tahmini yüzey sıcaklığı 3 derece olduğundan bu da onu yaşamı barındırmaya aday yapıyordu. Sonrasında bu uzaylı sinyalin keşfini bildiren makale devlet yayını “Science and Technology Daily” adlı internet gazetesinde yayınlandıktan kısa süre sonrasında kaldırıldı. Çinli gökbilimciler sonucun üzerine bir bardak soğuk su içiyorlardı.
Bilim gazetecisi Andrew Jones, Çin’in Dünya Dışı Uygarlıkları Arama Grubu (ET Civilization Research Group) lideri Zhang Tong-jie’nin sözlerini şöyle aktarıyordu: “Şüpheli sinyalin bir tür radyo paraziti olma olasılığı da çok yüksek dolayısıyla daha fazla teyit edilmesi veya ekarte edilmesi gerekiyor. Bu uzun bir süreç olabilir.”
Sinyal üzerine bu konularda bilimsel yayınları olan Kaliforniya Üniversitesi’nden Dan Werthimer daha açık sözlüydü. “Bu sinyaller radyo parazitinden; ET’den değil, dünyalılardan gelen radyo kirliliğinden kaynaklanıyor” diye bir e-posta gönderdi.
Bu durum tanıdık bir hikayedir. Yarım asırdır, SETI (Dünya Dışı Zeka Arayışı), yaz-boz tahtasını andırır biçimde yörüngedeki uydulara, mikrodalga fırınlara ve diğer dünyevi kaynaklara ait olan sinyalleri tespit ettiklerini bilmeden umut verici sinyaller bulduğunu açıklamıştı.
Dr. Drake 1960 yılında radyo teleskobunu bir çift yıldıza doğrulmuş ve kısa süre sonra uzaylı bir sinyal madeni bulduğunu düşünmüş, ancak sinyalin başıboş bir radar olduğu anlaşılmıştı. Daha yakın zamanlarda, güneşin en yakın yıldız komşusu Proxima Centauri’den geliyormuş gibi görünen bir sinyal, Avusturalya’da radyo paraziti olarak izlenmişti.
Geçtiğimiz günlerde NASA’nın, tanımlanmayan uçan nesnelerin bilimsel çalışmasına mütevazı bir yatırım yapacağını açıklaması ve SETI konuları gibi bir konferans, ajansın Stanford’da düzenlenen Cyclops atölyesinde üç gün boyunca yapıldı.
Konferans, astrobiyolog John Billingham ve Hewlett-Packard’ın araştırma başkanı Dr. Bernard Oliver tarafından organize edildi ve rapor düzenlendi. Böylece birçok kişinin hüsnükuruntu olarak eleştirdiği konuya titizlik ve pratiklik getirmek amaçlanmaktaydı.
Raporun giriş bölümünde Dr. Oliver, “Cyclops’tan bir şey gelirse, bu yılı hayatının en önemli yılı olarak göreceğini” yazdı. Harvard’dan fizikçi Prof. Dr. Paul Horowitz, “Cyclops, aslında, büyük ölçüde tutarlı bir SETI stratejisini ve ardından gelen net hesaplamaları ve mühendislik tasarımını bir araya getirmede bir kilometre taşıydı ve ayrıca SETI gerçekti” dedi.
1992 yılı Kristof Kolomb Günü’nde NASA sınırlı bir sinyal arama başlatır ancak bir yıl sonra ABD Kongresi alınan kararla çalışmayı iptal eder. O zamandan beri desteklenmesi reddedilen SETI girişimi, yapılan bağışlarla kör topal devam ediyor. Dr. Horowitz ve arkadaşları sinyal aramayı, uzak medeniyetlerden gelen lazer flaşları için gökyüzünü izleyen “Optik SETI” olarak adlandırdıkları bir sistemle genişletir.
“Cyclops asla inşa edilmedi, ki bu aynı zamanda iyi de oldu. Çünkü yapılsaydı günümüz standartlarına göre pahalı iri yarı bir canavar olurdu” diye konuşur Dr. Horowitz. Çünkü milyarlarca radyo frekansını aynı anda dinleyebilen radyo alıcıları gibi teknolojik gelişmeler oyunu değiştirmiştir artık.
Çin’in “Sky Eye” olarak da adlandırılan büyük yeni FAST teleskopu, 2016 yılında kısmen SETI düşünülerek inşa edildi. Anteni, Güneybatı Çin’deki Guizhou’da bir düdeni kaplıyor. Antenin boyutu, Aralık 2020’de rezil bir şekilde çöken Porto Riko’daki ikonik Arecibo radyo teleskobunu gölgede bırakır.
Şimdi FAST gözlemcileri, yanlış alarmla bir deneyim yaşadılar. SETI gökbilimcileri, bu durumun çok daha fazlasının olacağını söylüyor. Sinyal dinlemeye dayananlar, ‘Büyük Sessizlik’ denilen durumdaki gibi cesaretlerinin kırılmaması gerektiğini ve hep uzun vadeli arayış içinde olduklarını söylüyorlar.
Dr. Horowitz, Samanyolu’ndaki 200 – 400 milyar yıldızın yalnızca yüzde birlik bölümünün incelenmiş olması da dahil olmak üzere, “Büyük Sessizlik pek beklenmedik bir şey değil” diyor. Hiç kimse, uzaylı radyo sinyalleri yağmurunu tespit etmenin kolay olacağını söylemiyor. Örneğin Dr. Werthimer, “Benim hayatım boyunca olmayabilir ama olacak” diyor.
Dr. Werthimer’e göre, “Şu ana kadar SETI araştırmacıları tarafından tespit edilen tüm sinyaller, başka bir medeniyetten değil, kendi medeniyetimiz tarafından yapılmıştır.” Dünyalıların, Dünya’daki artan radyo kirliliğinden ve yörüngedeki uydulardan kaynaklanan parazitten kaçmak için Ay’ın arka yüzüne bir teleskop inşa etmek zorunda kalabileceklerini söyler.
Şimdiki zamanın, SETI’yi Dünya’dan takip etmek için eşsiz bir pencere olabileceğini sözlerine ekler ve “yüz yıl önce gökyüzü açıktı ama ne yapacağımızı bilmiyorduk. Bundan yüz yıl sonra açık gökyüzü kalmayacak” der.