Bilim İnsanları James Webb Uzay Teleskobunun (JWST) Bir Keşfini Yeniden Değerlendiriyor

Bilim insanları yakın zamanda uzak bir gezegende yaşam belirtisi olabileceğini düşündükleri bir molekül tespit ettiler. Ancak şimdi, yeni araştırmalar okumanın muhtemelen sıradan bir gaz olduğunu söylüyor ve kanıtlar ilk göründüğü kadar sağlam değil.
Nisan ayında bilim insanları cesur bir duyuruyla tüm dünyada heyecan yarattılar: Uzak bir gezegenin atmosferinde, uzaylı yaşamına işaret edebilecek bir molekül tespit etmişlerdi. Ancak Chicago Üniversitesi’nden yeni bir araştırma ihtiyatlı olunması gerektiğini söylüyor.
Gezegenin birden fazla gözleminden gelen verileri analiz ettikten sonra ekip, kanıtların böylesine sıra dışı bir iddiayı destekleyecek kadar güçlü olmadığını söylüyor. Aslında, diğer moleküller (hayatla bağlantısı olmayanlar) teleskobun yakaladıklarını kolayca açıklayabilir.
Chicago Üniversitesi’nden Rafael Luque, “Şu ana kadar sahip olduğumuz verilerin, bu iddiayı öne sürmek için gereken kanıt için çok fazla gürültülü olduğunu gördük. Bir şekilde veya diğer şekilde söylemek için yeterli kesinlik yok” dedi.

Bir Moleküler Bulmaca
Cambridge Üniversitesi’nden bir ekip tarafından 16 Nisan’da yapılan orijinal duyuru, Dünya’dan 124 ışık yılı uzaklıkta bulunan K2-18b adlı bir gezegene odaklanıyordu.
JWST kullanarak, Dünya’da yalnızca canlı organizmalar tarafından üretilen iki molekül olan dimetil sülfür veya dimetil disülfür belirtileri bildirdiler.
Bu iddia manşetlere çıktı. Ancak Chicago ekibi, olağanüstü iddiaların olağanüstü kanıtlar gerektirdiğini bilerek konuya daha yakından bakmaya karar verdi.
Teleskop verilerini yorumlamak basit değildir. K2-18b gibi gezegenler inanılmaz derecede uzaktadır ve doğrudan gözlemlemek için çok sönüktür. Bu yüzden bilim insanları verileri dolaylı olarak ölçmek için akıllı tekniklere güvenir.
Işık, Moleküller ve Teleskop İpuçları
Bu durumda, JWST gezegen yıldızının önünden geçene kadar bekler, sonra gezegenin atmosferinden süzülen yıldız ışığını alır. Işık gezegenin atmosferinden geçerken, hangi moleküllerin mevcut olduğuna bağlı olarak farklı dalga boylarında farklı miktarda ışık engellenir.
Ekibin diğer araştırmacısı Michael Zhang, bu kadar zayıf okumalarla çalışırken belirli bir molekülü benzersiz bir şekilde tanımlamanın çok zor olduğunu açıkladı.
“Üç hidrojene bağlı bir karbona sahip olan her şey belirli bir dalga boyunda ortaya çıkacaktır. Dimetil sülfürün sahip olduğu şey budur.”
“Ancak bir karbon ve üç hidrojen içeren sayısız başka bileşik var ve JWST’in verilerinde benzer özellikler sergileyecekler. Bu yüzden, çok daha iyi verilerle bile, gördüğümüz şeyin dimetil sülfür olduğundan emin olmak zor olacak” dedi.

Etan Gazı, Uzaylılara Ait Değil mi?
Analizleri, teleskopun gördüğü şeye birden fazla başka molekülün de uyabileceği sonucuna vardı. Örneğin, benzer bir profile sahip bir diğer molekül, Neptün gibi birçok gezegenin atmosferinde bulunan bir gaz olan etandır ve bu kesinlikle yaşam belirtisi değildir.
Ekipten diğer bir araştırmacı Caroline Piaulet-Ghorayeb, araştırmacıların verileri incelerken genellikle en basit açıklamayı tercih ettiğini söyledi: “Atmosferde bulunmasını beklediğimiz molekülleri eledikten sonra yoruma yalnızca egzotik molekülleri dahil etmeliyiz.”
Bu durumda, imza dimetil sülfür veya etan olabilirse (kendi güneş sistemimizdeki gezegenlerin etrafında gördüğümüz bir molekül), en heyecan verici olanı değil, daha yaygın olan cevabı varsayıyorlar.
Veri Boşlukları ve Abartmalar
Bir diğer dikkat çekici nokta ise nisan ayında bildirilen analizin sadece bir dizi gözleme dayanmasıdır. JWST ve Hubble Uzay Teleskopu (HST) da dahil olmak üzere teleskoplar bu gezegeni gözlemlemek için birden fazla geçiş yaptı.
Ekip, tüm bu geçişlerden gelen verileri dahil ederseniz, dimetil sülfür için kanıtın çok daha zayıf göründüğünü söyledi. Araştırmacılar, raporlarının bulguların daha kapsamlı bir görünümünü sağlamayı amaçladığını söyledi.
Yaşam Arayışında Dikkatle İlerlemek
Luque, “Güneş sistemi dışında yaşam olup olmadığını cevaplamak, alanımızın en önemli sorusudur. Hepimizin bu gezegenleri incelemesinin nedeni budur. Bu alanda muazzam ilerleme kaydediyoruz ve bunun erken yapılan açıklamalarla gölgelenmesini istemiyoruz” dedi.