Gezegenimize Su Nereden Geldi?

Kuyrukluyıldızdaki Su Dünya’daki Yaşam Hakkında İpuçları Veriyor

Patlamadan sonra 29P kuyruklu yıldızı, kuyruklu yıldızın hareketine odaklanan 20 görüntünün bir yığınıdır, La Cañada Gözlemevi'ndeki 0,40 m'lik bir teleskop F10 + CCD ile çekilmiş kareler (Kredi: Juan Lacruz)

La Cañada Gözlemevi’ndeki 0,40 m’lik bir teleskop F10 + CCD ile çekilmiş kareler patlamasından sonra 29P kuyrukluyıldızının hareketine odaklanan 20 görüntünün bir yığınıdır.

Bir grup bilim insanı, Dünya’nın en büyük gizemlerinden biri olan gezegenimizin suyunun nereden geldiğini çözmeye yardımcı olabilecek bir keşifte bulundu.

Güçlü radyo teleskopları kullanan araştırmacılar, Neptün’ün yörüngesinin çok ötesinde bulunan bir kuyrukluyıldızda su buharı tespit ettiler ve sonuçlar, yaşamı destekleyen suyun dünyamıza nasıl geldiğine dair anlayışımızı değiştiriyor.

29P/Schwassmann-Wachmann 1 olarak bilinen kuyrukluyıldız, Güneş Sistemimizin dış kısımlarında Jüpiter ve Neptün arasında yörüngede bulunuyor.

Bu keşfi dikkat çekici kılan şey, gökbilimcilerin Güneş’ten çok uzakta, sıcaklıkların aşırı düşük olduğu yerlerde su buharı tespit etmiş olmaları.

Bu, kuyrukluyıldızın, Güneş Sistemi’nin dondurucu dış kısımlarında bile doğrudan buzdan gaza dönüşebilen, süblimleşebilen alışılmadık derecede uçucu maddeler içerdiğini gösteriyor.

Haftanın Görüntüsü, Gemini North tarafından uluslararası Gemini Gözlemevi'nden çekilen dikkat çekici 29P Kuyruklu Yıldızı'nı içeriyor (Kredi: Uluslararası Gemini Gözlemevi)Bu görüntüde, Gemini North tarafından uluslararası Gemini Gözlemevi’nden çekilen dikkat çekici 29P Kuyrukluyıldızı görülüyor.

Şili’deki Atacama Büyük Milimetre/milimetre altı Dizisi’ni (ALMA) kullanan bilim insanları, kuyrukluyıldızın çekirdeğinden kaçan su moleküllerinin yaydığı belirgin radyo dalga boylarını gözlemlediler.

Bu, bir kuyrukluyıldızdan gelen su buharının şimdiye kadar elde edilen en uzak mesafeli tespitlerinden biri olup, Güneş Sistemimizin oluşumundan kalan kadim kalıntıların bileşimi hakkında önemli veriler sağlıyor. Bilim insanları, Dünya’nın okyanuslarını nasıl edindiğini onlarca yıldır tartışıyor.

Başlıca teoriler, suyun gezegenin erken tarihi boyunca, yaklaşık 4 milyar yıl önce kuyrukluyıldızlar ve asteroitlerin bombardımanı yoluyla geldiğini öne sürüyor. Ancak görünen o ki, tüm su kaynakları eşit yaratılmamış.

Atacama Büyük Milimetre/milimetre altı Dizisi'nin (ALMA) 12 metrelik antenlerinden ikisi, Şili And Dağları'ndaki Chajnantor platosunda, 5000 metre yükseklikteki gözlemevinin Dizi Operasyonları Sahası'nda (AOS) gökyüzüne bakıyor (Fotoğraf: Iztok Bončina/ESO)Atacama Büyük Milimetre/milimetre altı Dizisi’nin (ALMA) 12 m’lik antenlerinden ikisi, Şili And Dağları’ndaki Chajnantor platosunda, 5000 m yükseklikteki gözlemevinin Dizi Operasyonları Sahası’nda (AOS) gökyüzüne bakıyor.

İşin sırrı, ağır su (döteryum) ile normal su oranında yatıyor. Güneş Sistemi’nin farklı bölgelerinde belirgin döteryum izleri taşıyan buzlar oluşmuştur.

Bilim insanları, kuyrukluyıldızlarda, asteroitlerde ve Dünya okyanuslarında bu oranları analiz ederek, suyumuza hangi gök cisimlerinin büyük olasılıkla katkıda bulunduğunu tespit edebilirler.

İç Güneş Sistemi’nden gelen kuyrukluyıldızlar üzerinde yapılan önceki çalışmalar, Dünya okyanuslarındaki döteryum oranlarıyla pek uyuşmayan oranlar ortaya koymuştu.

Ancak, 29P gibi dış Güneş Sistemi’nden gelen kuyrukluyıldızların, Dünya suyunda bulduğumuz oranlara çok daha yakın olduğu görülüyor.

Bu keşif, uzak Kuiper Kuşağı ve Oort Bulutu’ndan gelen kuyrukluyıldızların gezegenimizin su kaynaklarına önemli katkılarda bulunduğu teorisini güçlendiriyor.

Neptün yörüngesinin ötesindeki Kuiper Kuşağı'ndaki bilinen nesneler. (Ölçek AU cinsindendir. Mesafeler ölçeklidir, ancak boyutlar ölçekli değildir; sarı disk Mars'ın yörüngesi büyüklüğündedir ve Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün gezegenleri de gösterilmiştir.Neptün yörüngesinin ötesindeki Kuiper Kuşağı’ndaki bilinen nesneler. Ölçek AB cinsindendir. Mesafeler ölçeklidir, ancak boyutlar ölçekli değildir; sarı disk Mars’ın yörüngesi büyüklüğündedir ve Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün gezegenleri de gösterilmiştir.

Dünya’nın suyunu nasıl elde ettiğini anlamak, başka yerlerde yaşam arayışı için de önemli sonuçlar doğurur. Kayalık gezegenlere yaşamı destekleyen suyu en iyi hangi gök cismi türlerinin sağladığını belirleyebilirsek, hangi dış gezegen sistemlerinin yaşanabilir dünyalara ev sahipliği yapabileceğini daha iyi tahmin edebiliriz.

Bu araştırma, modern radyo astronomisinin uzak nesnelerin kimyasal bileşimini incelemedeki gücünü ortaya koyuyor. Teleskoplar daha hassas hale geldikçe, bilim insanları daha da uzak kuyrukluyıldızlarda su buharı tespit etmeyi ve Güneş Sistemimizin tarihi boyunca su dağılımının kapsamlı bir haritasını oluşturmayı umuyor.

Her yeni tespit, Dünya’nın nasıl mavi bir gezegen haline geldiğini anlamamıza bir adım daha yaklaşmamızı sağlarken aynı zamanda evrende su açısından zengin dünyaların ne kadar yaygın olabileceğini keşfetmemize de yardımcı oluyor.

Önceki İçerikSu Evrende Yaşam İçin Gereken Tek Bileşen Midir?
Sonraki İçerikİklim Değişikliğinin Uydular Üzerindeki Etkileri…