James Webb Uzay Teleskopu (JWST), Karmaşık Gezegenimsi Bulutsunun Ayrıntılarını İzliyor

JWST’nin NGC 6072 görüntüsü, ölmekte olan bir yıldızdan farklı açılarda genişleyen çok sayıda dış akışın karmaşık bir sahnesini gösteriyor.
Düşük kütleli yıldızlar evrimleri sürecindeki anakol evrelerinin sonuna yaklaştıklarında, genişleyerek gezegenimsi bulutsular oluşturan gaz bulutları fırlatırlar.
İlk olarak 1700’lerin sonlarında tanımlanmalarından bu yana, gökbilimciler her şekil ve boyutta bulutsu tespit ettiler; çoğu dairesel, eliptik veya iki kutuplu gibi görünür.
Ancak, güney takımyıldızı Akrep’te yaklaşık 3.060 ışık yılı uzaklıkta bulunan NGC 6072 bulutsunun da dahil olmak üzere bazı bulutsular bu düzenden sapar.
JWST tarafından çekilen yeni bir dizi yüksek çözünürlüklü görüntüde, gökbilimciler yıldızların yaşam döngüsüne ışık tutabilecek bazı tuhaf düzenler fark ettiler.
İlk bakışta, JWST’nin Yakın Kızılötesi Kamerası (NIRCam) ve Orta Kızılötesi Cihazı (MIRI) kullanılarak çekilen görüntülerde, NGC 6072’de ön cama sıçramış bir böceği andıran devasa bir karmaşa olduğu görülüyordu.
JWST’nin cihazları tarafından izlenen yapı, içinde çok karmaşık mekanizmaların iş başında olduğunu gösteriyordu. NIRCam verileri, açık mavi renkte parlayan, sıcak merkezi bir çekirdek bölgesini ve ona çok kutuplu bir yapı kazandıran eliptik dış akışlarla çevrili olduğunu gösterdi.
Bu dış akışlar, merkezi neredeyse dikey açılarla kesen iki gaz ve toz lobu oluştururken, üçüncüsü ekvator düzlemini oluşturmak için dik olarak uzanıyordu.
Merkezi bölge, merkezden uzaklaştıkça kırmızılaşan turuncu maddeyle çevrili geniş bir koyu cepler alanını kaplıyordu. Bu durum, gaz ve tozun sıcak merkezi çekirdekten uzaklaştıkça soğumasıyla tutarlıydı.
Üç loblu yapı, bulutsunun merkezinde en az iki yıldızın bulunduğu ve muhtemelen maddesinin çoğunu kaybetmiş yaşlanan yıldızın daha genç bir eşinden oluştuğu anlamına gelebilir.
Bu arada MIRI verilerinin, toz çıkışlarının oluşturduğu ağ benzeri yapıyı vurgulayan daha uzun dalga boylu kızılötesi verileri yakaladığı belirlendi.
JWST’nin MIRI cihazıyla görüntülenen NGC 6072 bulutsusu.
Bu görüntüde, bulutsunun merkezinde olabilecek yıldızı (pembe-beyaz bir nokta olarak görünen) ve merkezi bölgeden lobların kenarlarına doğru genişleyen eşmerkezli halkaları da ortaya çıkardığı görülmektedir.
Bu aynı zamanda, merkezde, daha eski yıldızın yörüngesinde dönen ve arkasında halkalar oluşturan ikincil bir yıldızın kanıtı da olabilir.
Alternatif olarak, halkalar, gaz ve tozun her yöne uzun aralıklarla (yaklaşık her bin yılda bir) atıldığı dış akışlardaki titreşimlerden kaynaklanmış olabilir.
NIRCam (kırmızı) ve MIRI (mavi) ile temsil edilen alanlar, buluttaki soğuk gazı (muhtemelen moleküler hidrojen) takip ederken, merkez bölgeler sıcak iyonize gazı takip eder.
Merkezdeki yaşlanan yıldız soğudukça, bulutsu yıldızlararası ortama (YBM) dağılacak ve yeni yıldızların ve gezegen sistemlerinin oluşacağı daha ağır elementleri içerecektir.
Gezegenimsi bulutsuların incelenmesi, yıldızların yaşam döngüsü ve çevresindeki ortamlar üzerindeki etkileri hakkında yeni bilgiler sağlayacak olan JWST’nin temel hedeflerinden biridir. Bu çalışmalar, milyarlarca yıl sonra Güneş’imizin anakol evresinin sonuna ulaştığında ne olabileceğine de ışık tutabilir.