Samanyolumuz, şimdiye kadar görülen en parlak gökada dışı pulsarı (atarca) maskeliyor.
Gökbilimciler, uzak bir gökada olduğunu düşündükleri bir nesnenin aslında şimdiye kadar görülen en parlak gökada dışı pulsar olduğunu doğruladılar. Ekip, bu keşfi, “gizli” pulsarları gözetlemek için kullanılabilecek belirli bir polarize ışık türünü engelleyen (polarize güneş gözlüklerine benzeyen) bir teknik kullanarak yaptı.
Pulsarlar, patlamış yıldızların çökmüş kalıntılarından oluşan, yüksek oranda manyetize olmuş dönen nötron yıldızlarıdır. Pulsarlar döndükçe kutuplarından bir radyo dalgası akışı yayarlar. Radyo teleskoplar kullanılarak tespit edilebilen bu yayına “nabız” (puls) denir.
Gökbilimciler, kütle çekim kuramlarını test etmek ve çekim dalgalarının kanıtlarını aramak için pulsarları kullanır. PSR J0523−7125 olarak adlandırılan bu yeni pulsar, Büyük Macellan Bulutu’nda (LMC) Dünya’dan yaklaşık 50 bin parsek uzaklıktadır ve bilinen çoğu atarcadan oldukça farklıdır.
Avustralya’nın Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Kurumu’nda astrofizikçi olan Yuanming Wang’a göre: “Nabzı çok geniştir – LMC’deki bilinen diğer pulsarların iki katından daha büyük ve radyo spektrumunda istisnai olarak görülen bir parlaklıktadır.”
Samanyolu’nun bir cüce uydusu olan LMC, galaksimizin dışında şimdiye kadar görülen en parlak pulsarı içerir.
Wang ve ekibi, pulsarın Samanyolu dışında bulunan diğer tüm pulsarlardan on kat daha parlak olduğunu söylüyor. Sidney Üniversitesi’nde radyo astronom olan Tara Murphy, “Bu pulsar, olağandışı özellikleri nedeniyle, bu kadar da parlak olmasına rağmen önceki çalışmalarda gözden kaçırıldı” dedi.
Yeni teknik
Pulsarlar tipik olarak, periyodik bir şekilde titreyen zayıf nabız atışlarıyla tanımlanır. Ancak PSR J0523−7125 durumunda, pulsarın nabzı o kadar geniş ve parlak ki, tipik bir pulsar profiline uymadı ve bir galaksi olduğu düşünüldü.
Wang ve uluslararası bir gökbilimciler ekibi, Batı Avustralya’daki (ASKAP) teleskopunu (Avustralya Kare Kilometre Dizisi Yol Bulucu) kullanılarak elde edilen verilerde ilk olarak nesnenin bir pulsar olabileceğinden şüphelendi.
Kullanılan veri seti (VAST), oldukça değişken radyo dalgası kaynakları için büyük miktarda ve zamanda gökyüzünü gözlemleyip diğer verilerin yanı sıra dairesel polarizasyon içermektedir.
Pulsarlardan gelen emisyonlar genellikle oldukça polarizedir ve bazıları dairesel bir şekilde salınır. Çok az uzay nesnesi bu şekilde polarize edilmiştir, bu da pulsarları öne çıkarır. Ekip, bir bilgisayar programı kullanarak dairesel polarize olmayan ışığın dalga boylarını bloke ederek nadir görülen bu pulsar türünü ortaya çıkardı.
Güney Afrika’daki MeerKAT radyo-astronomi teleskopu da dahil olmak üzere diğer teleskoplar bulgularını doğruladı. Murphy, “Bu tekniği kullanarak daha fazla pulsar bulmayı beklemeliyiz. Bir atarcanın kutuplaşmasını sistematik ve rutin bir şekilde ilk kez arayabildik” dedi.
Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi’nde radyo astronom olan Yvette Cendes, “radyo astronomi ‘geçici’ nesneleri (görüş alanına giren ve çıkan pulsarlar gibi uzay nesneleri) bulmada optik astronomi kadar etkili değil. VAST gibi çalışmalar bunu değiştiriyor” diyor.
“Ancak geçici bir [nesne] bulmanız, onun ne olduğunu anlamanın kolay olduğu anlamına gelmez. Polarizasyon verileri, nesnenin kaynağını daraltmaya yardımcı oldu, bu da tekniğin gelecekte diğer geçici olayları tanımlama potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor” diye ekliyor.
Diğer teleskoplar polarizasyon verilerini toplamalarına rağmen, dairesel polarizasyon tekniğini kullanan yalnızca birkaç büyük ölçekli radyo araştırması yapılmıştır. 2022 Mart ayında, Hollanda’daki Düşük Frekans Dizisi (LOFAR) teleskopundan gelen verileri kullanan araştırmacılar, çalışmalarında detaylandırdıkları tekniği kullanarak iki yeni pulsar buldular.