Voyager 1 ve Voyager 2 : Şimdiye kadar insanlığın inşa ettiği uzay araçlarından sadece iki tanesi Güneş Sisteminden ayrıldı. Voyager 1, 2012’de helyosferden ayrıldı. Voyager 2, ise 5 Kasım 2018’de aynı işi yaptı. Voyager 2, bir yıldan bu yana yıldızlar arası alanda bulunuyordu ve yapılan yeni bilimsel çalışmalar bizleri yepyeni bilgilere ulaştırdı.
Günküre, (Helyosfer) merkezinde Güneşimiz olan temsili resimde görüldüğü gibi uzayın kabarcık şeklindeki bir bölgesidir. Bu bölgeyi, Güneşten püskürtülerek gelen plazma maddesiyle dopdolu şişirilmiş bir boşluk olarak düşünün. Baloncukların kenarı, Güneş’ten gelen plazmanın yıldızlar arası ortama (ISM) yol açtığı yerdir. Voyager 2, dünyadan yaklaşık 18 milyar km’de helyosferi geride bırakıp yıldızlar arası uzaya girmiştir. Bu çalışmaların her biri, Voyager 2’nin aşağıda sıralanan aygıtları sayesinde neticelenmiştir :
- manyetik alan sensörü
- Enerjik parçacıkları farklı enerji aralıklarında tespit eden iki cihaz
- Plazmayı inceleyen iki alet
Onlarca yıl önce tasarlanan ve üretilen bu cihazların hala yeni veriler toplayabildiği dikkat çekicidir. Voyager 2’nin yıldızlar arası alana ve Güneş Sistemimiz sınırlarına, helyopoza (Güneş sistemimizin sınırı, Güneş’ten gelen parçacık akımının dıştan akan yıldızlar arası parçacıklarca durdurulan yer) ulaşması on yıllar aldı .
Voyager 2, bu konumda bize eşsiz bir bilimsel bakış açısı kazandıracak durumda. Çünkü Voyager 1 altı yıl önce helyosferden farklı bir yerde kaldı. Bu nedenle Voyager 2’nin verileri eşsizdir çünkü plazmayı ölçmek için kullanılan cihazlarından biri olan Voyager 1’deki eşdeğer cihaz on yıl önce çalışamaz durumdayken Voyager 2’deki hala çalışmaktadır.
Güneş 11 yıllık bir döngüyle çalışır ve bu döngünün her 11 yılının çıktısı değişiktir. Helyosferin genel şekli tartışmalıdır, ama 11 yıllık döngü boyunca boyut ve şekil değiştirmesi bilinen bir özelliktir. Voyager araçlarının her biri helyopoza yaklaşık olarak aynı mesafede rastlamıştır. Şu anda, Voyager 2, yıldızlar arası uzayda oldukça bozulmamış bir yerde değil, helyosferin kenarında bir nevi geçiş bölgesindedir.
Caltech’ten Voyager programı proje bilimcisi Ed Stone’a göre: “Voyager sondaları bize Güneşimizin Samanyolu galaksisinde yıldızlar arasındaki boşluğun çoğunu dolduran şeylerle nasıl etkileşime girdiğini gösteriyor. Voyager 2’den gelen bu yeni veriler olmadan, Voyager 1 ile gördüklerimizin tüm helyopozun özelliği olup olmadığını veya sadece geçtiği yer ve zamana özgü olup olmadığını bilemeyiz.”
Sonuçlar
Her iki Voyager sondası bize, yerel yıldızlar arası uzaydaki plazmanın, helyosfer içindeki plazmadan daha yoğun olduğunu gösterdi. Bilim insanları bu bulguları bekliyordu. Artık Voyager 2, helyosferden çoktan ayrıldı, yerel yıldızlar arası plazmanın, aynı zamanda helyosfer içindeki plazmadan daha soğuk olduğunu biliyoruz. Voyager 1, 2012’de helyosferi geride bıraktığında, helyosferin hemen dışındaki plazmanın yoğunluğunu ölçtü ve beklenenden daha yüksek olduğunu buldu. Bu, plazmanın bir nedenle sıkıştırıldığını gösterir. Voyager, aynı plazma bölgesinin de beklenenden daha sıcak olduğunu, bunun da sıkışmanın bir sonucu olduğunu gösterdi ki dış plazma, iç plazmadan hala daha soğuktu. Voyager 2 ayrıca, sadece helyosferin içindeki plazma yoğunluğundaki küçük bir artışı ölçtü ki bu da bu bölgenin sıkıştırıldığını gösterir. Ancak şu ana kadar araştırmacılardan bir açıklama gelmedi.
Veriler, Voyager 2’nin heliosferden ayrıldığı kanadın Voyager 1’in ayrıldığı yere kıyasla biraz “gözenekli” olabileceğini gösteriyor. Voyager 2, helyopozdan yıldızlar arası uzaya “sızan” parçacıklardan oluşan bir damla damarı tespit etti. Voyager 1, helyopozdan ayrıldığında bir sürprizle karşılaştı. Helyopozın hemen dışındaki manyetik alanın, içindeki alana paralel olduğunu saptadı. O zamanlar bilim insanları bunun bir anomali olup olmadığını söyleyememişlerdir. Şimdi Voyager 2 de aynı manyetik hizalamayı tespit etti.
Voyager’ların yolculukları dikkat çekiciydi ve bize çok şey öğretti. Helyopoz’a ulaşmadan önce, bilim insanları güneş rüzgârlarının yavaş yavaş kaybolacağını düşünmüşlerdi. Fakat şimdi bunun yerine, daha düşük sıcaklık ve artan yoğunluk ile belirtilen daha belirgin bir sınır olduğunu biliyoruz. Voyager sondaları başka sürprizleri de ortaya çıkardı. 2011 yılında bize helyopozun düz bir bölge olmadığını gösterdiler. Güneş’in manyetik alanı Güneş Sistemi’nin kenarına çarptığında içeriğinde manyetik kabarcıkların oluşabileceğini gösterdi.
Voyager Programının sonuna gelindi. Sonunda, güçleri tükenecek. NASA, görevi mümkün olduğu kadar uzatmak için aygıtları birer birer kapatmak istiyor. 2025 yılı civarında, son bir ses alınacak ve sonra sinyal tükenecek. O zaman Voyager araçları yörüngelerini takip etmeye devam edecek. Onların nihai kaderi nedir, asla bilemeyeceğiz.