Astrofizikçiler, evrendeki en güçlü cisimler olan kuasarların (yıldızımsı) 60 yıllık gizemini çözüyor
Bir sanatçının yıldızımsı P172+18 yorumu.
Bilim insanları, galaksilerin çarpışmasıyla tutuştuklarını keşfederek, evrendeki en parlak, en güçlü nesneler olan yıldızımsıların en büyük gizemlerinden birini çözdüler. İlk olarak 60 yıl önce keşfedilen yıldızımsılar, güneş sistemimiz büyüklüğünde bir hacme sıkıştırılmış bir trilyon yıldızın toplamı kadar parlayabilen gökcisimleridir.
İlk gözlemlendikleri yıllardan beri, bu kadar güçlü aktiviteyi neyin tetikleyebileceği bir sır olarak kalmıştır. Sheffield ve Hertfordshire Üniversitelerindeki araştırıcıların yürüttüğü yeni çalışma, şimdi bunun galaksilerin birbirine çarpmasının bir sonucu olduğunu ortaya çıkardı.
Çarpışmalar, La Palma’daki Isaac Newton Teleskopundan alınan derin görüntüleme gözlemlerini kullanan araştırmacılar gökadaların yıldızımsılara ev sahipliği yapan dış bölgelerinde çarpık yapıların varlığını gözlemlediğinde keşfedildi.
Çoğu galaksinin merkezlerinde süper kütleli kara delikler bulunur. Bunlar ayrıca önemli miktarda gaz içerirler. Ancak çoğu zaman bu gaz kütlesi galaksi merkezlerinden uzak mesafelerde, öyle ki kara deliklerin bile ulaşamayacağı yerlerdeki kendi yörüngelerinde dolanır.
Galaksiler arasındaki çarpışmalar, bu gaz kütlesini galaksi merkezindeki kara deliğe doğru iter; Gaz kütlesi karadelik tarafından tüketilmeden hemen önce, karakteristik yıldızımsı parlaklığıyla sonuçlanan radyasyon şeklinde olağanüstü miktarda bir enerji yayınlar.
Güneş’in iki milyar katı kütleye sahip bir kara delikten güç alan ve evrende keşfedilen en parlak yıldızımsılardan biri olan ULAS J1120+0641’in Avrupa Güney Gözlemevi (ESO) tarafından yapılan animasyonu.
Bir yıldızımsının tutuşması tüm galaksiler için çarpıcı sonuçlara yol açabilir. Gaz kütlesinin geri kalanını galaksiden çıkarabilir, bu da onun gelecekte milyarlarca yıl boyunca yeni yıldızlar oluşturmasını engelleyebilir. Bu büyüklükteki bir yıldızımsı örneği ilk kez bu hassasiyet seviyesinde görüntülendi.
Araştırmacılar, 48 yıldızımsının ve onlara ev sahipliği yapan gökadaların gözlemlerini, yıldızımsı olmayan 100’den fazla gökadanın görüntüleri ile karşılaştırarak, yıldızımsılara ev sahipliği yapan gökadaların diğer gökadalarla etkileşime girme veya çarpışma olasılığının yaklaşık üç kat daha fazla olduğu sonucuna vardılar.
Yeni çalışma, bu güçlü nesnelerin nasıl tetiklendiğine ve ateşlendiğine dair anlayışımızda ileriye doğru önemli bir adım sağlayacak görünümdedir.
Sheffield Üniversitesi’nden Prof. Clive Tadhunter, “yıldızımsılar evrendeki en aşırı fenomenlerden biridir ve gördüğümüz şey, Andromeda galaksisi yaklaşık beş milyar yıl içinde Samanyolu gökadamızla çarpıştığında muhtemelen kendi gökadamızın geleceğini temsil ediyor” diyor.
James Webb Uzay Teleskobu (JWST), erken evrenin sırlarını ortaya çıkarmak için yıldızımsıları kullanacak.
Tadhunter’a göre “Bu olayları gözlemlemek ve sonunda neden meydana geldiklerini anlamak heyecan verici. Ama şükürler olsun ki Dünya, uzun bir süre bu kıyamet bölümlerinden birinin yakınından bile geçmeyecek.”
Yıldızımsılar astrofizikçiler için önemlidir çünkü parlaklıkları nedeniyle uzak mesafelerden göze çarparlar ve bu nedenle onları, evren tarihindeki en eski çağlara gidebileceğimiz kozmik işaretçiler olarak değerlendirmek yanlış olmaz. Evrenin tarihini ve muhtemelen ayrıca Samanyolu’nun geleceğini anlamamızda önemli bir rol oynarlar.
Hertfordshire Üniversitesi’nden Dr. Jonny Pierce’e göre, “Bu, dünyanın dört bir yanındaki bilim insanlarının hakkında daha fazla şey öğrenmeye hevesli olduğu bir alandır. JWST’nin ana bilimsel motivasyonlarından biri, evrendeki en eski galaksilerden ve yaklaşık 13 milyar yıl önce yayılan en uzak yıldızımsılardan gelen ışığı bile tespit etme yeteneğine sahiptir.”