2021’in En Önemli 10 Uzay Hikayesi…

2021’in en büyük 10 uzay bilimi hikayesi

Karanlık Enerji Araştırması tarafından çekilen bir görüntü, Comet Bernardinelli-Bernstein'ı gösteriyor.

Karanlık Enerji Araştırması tarafından çekilen bir görüntü, Bernardinelli-Bernstein’ı kuyruklu yıldızını gösteriyor. 

2021 yılı büyük bilimsel genişlemelerden biriydi. Çeşitli keşif görevleri ve son teknoloji araçları sayesinde, gökbilimciler kozmosu daha önce hiç olmadığı kadar yakından inceleyebildiler.

Araştırmacılar, bir kara delikten güçlü jetleri görüntülemek için Dünya’yı dev bir teleskopa dönüştürdü. Güneş sistemi araştırmaları, daha önce bilim insanları tarafından fark edilmeden gizlenen yeni ayları ve devasa kuyruklu yıldızları ortaya çıkardı. Güneş, son uykusundan yeniden uyandığı için araştırmaların ana cazibe merkezi oldu.

 

İşte 2021’in en büyük 10 uzay hikayesi

1. Bernardinelli-Bernstein kuyruklu yıldızının keşfi

İki araştırmacı beklenmedik bir şekilde bugüne kadar bilinen en büyük kuyruklu yıldızı keşfetti.

Yüksek lisans öğrencisi Pedro Bernardinelli, Neptün’ün yörüngesinin ötesinde yaşayan nesneleri bulmak için Karanlık Enerji Araştırması verilerini incelerken, güneşten ve incelemeyi planladığı cisimlerden önemli ölçüde daha uzakta bir nesne fark etti. Danışmanı kozmolog Gary Bernstein’dan bir göz atmasını istedi.

Böylece bilim insanları tarafından şimdiye kadar bilinenlerden çok daha büyük bir kuyruklu yıldız keşfedilmiş oldu: Tipik bir kuyruklu yıldızdan 10 kat daha geniş ve 1.000 kat daha büyüktü. Bunun da ötesinde, bu kuyruklu yıldız, yaklaşık 3 milyon yıl önce insansıların (hominidler) atası Lucy’nin Dünya’da yürümesinden bu yana güneşin etrafından geçmemişti. Bulguları resmi olarak 23 Haziran 2021’de bir kuyruklu yıldız olarak belirlendi ve onu keşfedenlerin ardından Bernardinelli-Bernstein kuyruklu yıldızı olarak adlandırıldı.

Büyük bir şans eseri bilimsel bir taramada yakalanan bu kuyruklu yıldızın güneşe yaklaştığını görmeleri için gökbilimcilerin on yıl beklemeleri gerekecek. Bilim insanları, bu kuyruklu yıldız 2031 yılında Dünya’nın en yakınına geldiğinde, boyutu ve bileşimi hakkında daha doğru bilgiler elde edecekler. Kuyruklu yıldızlar, OOrt Bulutu olarak bilinen güneş sisteminin en dış bölgelerinden gelir. Uzun eliptik yörüngelerde kozmik mahallemizde yolculuk ederler ve güneşin etrafındaki bir turu tamamlamaları binlerce yıl alabilir.

2. Amatör bir gökbilimcinin Jüpiter’in etrafında yeni bir ay keşfi

1974'te NASA'nın Pioneer 11 uzay aracı, Jüpiter'i kuzey kutbunun üzerinden görüntüledi.

1974’te NASA’nın Pioneer 11 uzay aracı, Jüpiter’i kuzey kutbunun üzerinden görüntüledi.

Güneş sistemindeki en büyük gezegenin çevresinde daha önce bilinmeyen bir ay tespit edildi. Jüpiter dev bir gaz gezegendir. Bu nedenle kütle çekiminden ötürü birçok nesneyi çevresine çeker. Dünyanın bir büyük ayı, Mars’ın iki ayı var: ama Jüpiter’in en az 79 ayı var ve gökbilimcilerin henüz tanımlayamadığı onlarcası daha olabilir.

Son keşif, Mauna Kea üzerindeki 3.6 metrelik Kanada-Fransa-Hawaii Teleskobunu (CFHT) kullanan araştırmacılar tarafından toplanan 2003 tarihli bir veri setinde bu Jovian ayının (Dış gezegenler olarak da adlandırılan – Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün – Jovian gezegenleri olarak bilinir) kanıtını bulan amatör gökbilimci Kai Ly tarafından gerçekleşti.

Ly, Subaru adlı başka bir teleskoptan gelen verileri de kullanarak ayın muhtemelen Jüpiter’in çekim etkisine bağlı olduğunu doğruladı. EJc0061 olarak adlandırılan bu yeni ay, Jovian uydularının Carme grubuna aittir. Bu aylar Jüpiter’in yörünge düzlemine göre aşırı bir eğimde Jüpiter’in dönüşünün zıt yönünde bir yörüngede dönerler.

3. NASA bu on yılda gözünü Venüs’e çevirecek

Venüs, bilim adamlarının içinden bakması zor olan kalın bir atmosferle çevrilidir.

Venüs, bilim insanlarının içinden bakması zor olan kalın bir atmosferle çevrilidir.

Mars, uzay ajansları için popüler bir hedef olsa da Dünya’nın diğer komşusu son zamanlarda daha fazla dikkat çekiyor. 2020 yılında araştırmacılar, Venüs’ün atmosferinde fosfin (Bir fosfor ve 3 hidrojen atomundan oluşur. Mikropların yaşamı için uygun olsa da insanlar için zehirli bir gazdır) izlerini tespit ettiklerini açıkladılar. Bu olası bir biyolojik imza gazı olmasından dolayı gezegene olan ilgiyi yeniden uyandırdı.

Haziran 2021’in başlarında NASA, 2030’a kadar Venüs’e iki görev başlatacağını duyurdu. DAVINCI ( Venüs Derin Atmosfer Asil Gazların İncelenmesi, Kimyası ve Görüntülenmesi) adlı bir görev, gezegenin atmosferine inerek onun nasıl olduğunu ve zamanla nasıl değiştiğini öğrenecek. Diğer görev, VERITAS (Venüs Emisivite, Radyo Bilimi, InSAR, Topografi ve Spektroskopi), gezegenin arazisini daha önce hiç olmadığı gibi yörüngeden haritalamaya çalışacak.

Venüs robotik sondalar tarafından ziyaret edilmişti, ancak NASA 1989’dan beri gezegene özel bir görev başlatmadı. Mars keşiflerine olan ilgi, Venüs’ün son yıllarda ihmal edilmesinin bir nedeni olabilir. Güneşten sonra gelen bu ikinci gezegen, çalışmak için zorlu bir yerdir. Bir zamanlar okyanusları ve nehirleri olan ılık bir dünya olmasına rağmen, yaklaşık 700 milyon yıl önce Venüs kontrolden çıkarak sera etkisi etkisi altına girmiştir. Şu anda gezegenin yüzeyi kurşunu eritecek kadar sıcaktır.

4. Güneş yeniden uyanıyor

Bir sanatçının, koronal kütle atımı salan güneşi tasviri.

Bir sanatçının, koronal kütle atımı sırasındaki güneş tasviri.

Güneş yaklaşık on bir yıl süren döngüsünde epeydir sessiz bir sürece girmişti, ama artık o fazdan çıkıyor. Güneş son yıllarda çok az etkinliğe sahipti, ancak şimdi yıldızın yüzeyinde yüklü parçacıkları Dünya’ya doğru püskürten güçlü olaylar gerçekleşiyor. Örneğin Kasım ayının başlarında, bir dizi güneş patlaması gezegenimizde büyük bir jeo manyetik fırtınayı tetikledi.

Bu püskürme, koronal kütle atımı (CME) olarak bilinir. Aslında manyetik alanlara sahip milyar tonluk bir güneş malzemesi bulutudur ve bu balon patladığında, güneş sistemi enerjetik parçacık akışına maruz kalır. Bu malzeme Dünya’ya doğru yönelirse gezegenimizin kendi manyetik alanıyla etkileşir ve rahatsızlıklara neden olur. Bunlar, Dünya’nın kutuplarına yakın kuzey ışıkları görüntülerine neden olurken ayrıca uydu bozulmaları ve enerji kayıpları da yaşanabilir.

5. James Webb Uzay Teleskobu uzayda


NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu, 25 Aralık 2021’de fırlatılmasından sonra çekilen bu görüntüde arka planda parlak mavi Dünya ile Ariane 5 roketinden ayrılıyor.

Dünyanın bir sonraki büyük teleskopunun başarılı bir şekilde görevine başlamasıyla birlikte 2021 Noel Günü’nde tamamen yeni bir uzay bilimi dönemi başladı. NASA, Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ve Kanada Uzay Ajansı (CSA), otuz yılı aşkın bir süredir bu 10 milyar dolarlık James Webb Uzay Teleskopu (JWST) projesi üzerinde işbirliği yapıyorlardı. Uzay teleskoplarının planlanması ve montajı uzun zaman alır: Bu özel uzay aracının vizyonu, selefi Hubble Uzay Teleskobu, Dünya yörüngesine fırlatılmadan önce başlamıştı.

Hubble Dünya yüzeyinden birkaç yüz km uzakta yörüngedeyken, JWST gezegenimizden yaklaşık bir milyon km uzakta bulunan gözlemsel bir alana doğru ilerliyor. Teleskop, 25 Aralık 2021’de Türkiye saatiyle 15:20’de Dünya-Güneş arasında Lagrange 2 (L2) olarak adlandırılan noktaya doğru yolculuğuna başladı. Teleskop, gökbilimcilerin evrenin evrimi hakkındaki soruları yanıtlamasına yardımcı olacak ve kendi güneş sistemimizde bulunan nesneler hakkında daha derin bir anlayış sağlayacak.

6. Olay Ufku Teleskopu, kara delik jetinin yüksek çözünürlüklü görüntüsünü çekti

Event Horizon Teleskobu tarafından fotoğraflanan Erboğa A galaksisinin merkezindeki kara delikten çıkan bir jet.

Olay Ufku Teleskopu tarafından fotoğraflanan Erboğa A galaksisinin merkezindeki kara delikten çıkan bir jet.

Temmuz 2021’de, dünyanın ilk karadelik fotoğrafının elde edilmesiyle birlikte yeni bir proje sayesinde, bu süper kütleli nesnelerden birinden fışkıran güçlü bir jet patlamasının görüntüsü yayınladı. Olay Ufku Teleskopu (Event Horizon Telescope, EHT) bir Dünya büyüklüğünde teleskop oluşturmak için birlikte çalışan sekiz gözlemevinin ortak küresel çalışmadır. Sonuç, daha önce mümkün olandan 16 kat daha keskin bir çözünürlük ve 10 kat daha doğru bir görüntüdür.

Bilim insanları, gece gökyüzündeki en parlak nesnelerden biri olan Erboğa A galaksisinin merkezindeki süper kütleli kara delik tarafından fırlatılan güçlü bir jeti gözlemlemek için EHT’nin inanılmaz yeteneklerini kullandı. Galaksinin kara deliği o kadar büyük ki tam 55 milyon güneş kütlesine sahip.

7. Bilim insanları, Dünya’ya en yakın bilinen kara deliği tespit etti

Sanatçının, kırmızı dev bir yıldız olan yoldaşını çekiştiren "Unicorn" olarak bilinen minik kara delik adayının illüstrasyonu.

Sanatçının, kırmızı dev bir yıldız olan yoldaşını kendine çeken “Unicorn” olarak bilinen minik kara delik adayının illüstrasyonu.

Dünya’dan sadece 1.500 ışık yılı uzaklıkta, “Unicorn” olarak adlandırılan, şu anda Dünya’ya en yakın olarak bilinen bir kara delik bulunmaktadır. Küçük kara delikleri tespit etmek zordur, bilim insanları, kırmızı bir dev olan yoldaş yıldızının garip davranışlarını fark ettiklerinde ancak bunu bulmayı başardılar.

Araştırmacılar, ışığın yoğunlukta değiştiğini gözlemlediler, bu da onlara başka bir nesnenin yıldızı çektiğini düşündürdü. Bu kara delik, sadece üç güneş kütlesinde süper hafiftir. Tek boynuzlu At (Unicorn) takımyıldızındaki konumu ve nadir olması bu kara deliğin ismine ilham vermiştir.

8. Dünyanın ikinci bir ‘ayı’ bulundu

 

Bir nesne Dünya’nın yörüngesine ikinci bir ay gibi düştü ve bu yıl gezegenimize son yaklaşımını yaptı.

Böyle bir cisim “mini ay” ya da geçici uydu olarak sınıflandırılır. Ancak bu başıboş bir uzay taşı değildi. 2020 SO olarak bilinen bir nesne ve 1960’larda USA Surveyor ay görevlerinden kalan roket güçlendiricinin artık bir parçasıydı.

2 Şubat 2021’de SO, gezegenimizden yaklaşık 220 bin km uzaklıkta, Dünya ile ay arasındaki yolun % 58’ine ulaştı. Bu, mini ayın son yaklaşımıydı, ancak Dünya’ya en yakın yolculuğu değildi. Birkaç ay önce, 1 Aralık 2020’de gezegenimize olan en kısa mesafesine ulaştı. O zamandan beri uzayda sürükleniyor ve Dünya’nın yörüngesinden uzaklaşıyor ve bir daha asla geri dönmeyecek.

9. Parker Güneş Sondası, güneşin atmosferinde yol alıyor

Bir sanatçının, güneşi gözlemleyen iş yerinde NASA'nın Parker Güneş Sondasını tasviri.

Bir sanatçının, güneşi gözlemleyen Parker Güneş Sondası tasviri.

Bu yıl, NASA’nın güneş sondası uzay aracı, yalnızca tam güneş tutulmaları sırasında görülebilen bir yapının (korona) içinde yüzdü ve yıldızın “dönüşü olmayan noktasının” tam olarak nerede olduğunu ölçebildi. Parker Güneş Sondası, Güneş ve Dünya’yı birçok yönden etkileyen, güneş rüzgarının, yani güneşten dışarı akarak bir deniz yaratan yüklü parçacıkların içeriği hakkında bilgi edinmek için son üç yıl içinde güneşe iyice yaklaştı. İç güneş sistemi aracılığıyla bu yakınlaşma sağlandı.

Uzay aracı, sekizinci güneş uçuşunda 28 Nisan günündeki manevrası sırasında korona olarak bilinen güneşin dış atmosferine adım attı. Yetkililer buna “fırtınanın gözüne uçmak” diye isim verdi. Sonda, güneş yüzeyinden 13 milyon km kadar uzaklığa alçalmayı başardı. Orada, bir güneş tutulması sırasında ayın güneş diskinden gelen ışığı engellediği zaman Dünya’dan görülebilen, koronal akış adı verilen devasa bir yapıdan geçti.

10. Azimli, Mars’ta kayaları incelemeye başladı


Mastcam-Z cihazı tarafından NASA’nın Perseverance Mars gezgini üzerinde çekilen ilk 360 derecelik panoramada görülen rüzgarla oyulmuş “Liman Mührü Kayası.” Kamera sistemi tarafından ne kadar ayrıntılı yakalandığı görülüyor.

Son olarak, NASA Azimli (Perseverance) gezici aracının Mars’a gelişiyle birlikte bu yıla damgasını vurdu. Araç, 18 Şubat 2021’de Kızıl Gezegene ulaştığından beri eski Mars yaşamının izlerini bulmak için halen çok çalışıyor. Mühendisler, görev ekibinin hangi kayaların araştırmaya değer olduğuna karar vermesine yardımcı olması için Azimli’yi güçlü kameralarla donamıştı.

Perseverance’ın en çekici bulgularından biri, muhtemelen uzun yıllar boyunca Mars rüzgarı tarafından oyulmuş, tuhaf şekilli bir özellik olan “Liman Mührü Kayası” olmuştur. Azimli, bu yıl uzay ajansı tarafından gelecekte bir noktada analiz için toplanacak olan birkaç kaya örneği de aldı. Azimli, örneklerini milyarlarca yıl önce bir nehir deltasına ve derin bir göle ev sahipliği yapan 45 km genişliğindeki Jezero Krateri’nden alıyor.

Önceki İçerikJames Webb Uzay Teleskobu, Görevine Başlıyor…
Sonraki İçerikGökbilimciler, Samanyolu’ndaki En Büyük Yapıyı Keşfetti…