Dokuzuncu Gezegen (Planet X) Üzerine…

Gökbilimciler, Dokuzuncu Gezegeni nerede bulacaklarını bildiklerini düşünüyorlar

Yeni bir çalışma, Dokuzuncu Gezegenin gerçek ve muhtemelen Dünya’ya önceden düşünülenden daha yakın olduğu ihtimalini artırıyor.

Bu sanatçının illüstrasyonunda gösterilen HD 106906 b adlı 11 Jüpiter kütleli ötegezegen, 336 ışıkyılı uzaklıktaki bir çift yıldızın etrafında beklenmedik bir yörüngede dönüyor. Eve çok daha yakın olabilecek bir şeye dair ipuçları veriyor olabilir: Güneş sistemimizin "Dokuz Gezegen" olarak adlandırılan uzak varsayımsal bir üyesi. Bu, gökbilimcilerin, ev sahibi yıldızlarından ve görünür enkaz diskinden çok uzakta yörüngede dönen Jüpiter benzeri devasa bir gezegenin hareketini ilk kez ölçebilmeleridir. (NASA/M. Kornmesser/ESA/Hubble)

Bu sanatçının illüstrasyonunda gösterilen HD 106906 b adlı 11 Jüpiter kütleli öte gezegen, 336 ışık yılı uzaklıktaki bir çift yıldızın etrafında beklenmedik bir yörüngede dönüyor. Dolayısıyla, yıldızına çok daha yakın olabileceğiyle ilgili ipuçları veriyor: Güneş sistemimizin “9. Gezegen” olarak adlandırılan varsayımsal uzak üyesi de böyle bir konumda olabilir. Bu düşünce, gökbilimcilerin, ev sahibi yıldızlarından ve görünür enkaz diskinden çok uzakta bir yörüngede dönen Jüpiter benzeri devasa bir gezegenin hareketini ilk kez ölçebilmelerinden kaynaklanmaktadır.

Bizim güneş sistemimiz sekiz gezegene mi yoksa dokuz gezegene mi ev sahipliği yapıyor? Cevabı kime sorduğunuza bağlıdır. Plüton gezegen olarak sayılmadığından beri, bir grup bilim insanı hala dışarıda bir yerlerde dokuzuncu bir gezegen olduğuna inanır. Bunun kanıtı güneş sistemimizde bol miktarda bulunur: Plüton yakınlarındaki bir grup uzak nesnenin tuhaf yörüngeleri, onları büyük bir şeyin rahatsız ettiğini ima etmektedir.

Buradaki zorluk, hiç kimsenin 9. Gezegen’i doğrudan gözlemleyememiş olmasında yatmaktadır. Bu tamamen şaşırtıcı değildir: Güneşimizden muhtemel uzaklığı göz önüne alındığında, olası bölge inanılmaz derecede ışıksız ve loş olmalıdır. Ancak karanlık madde ve karanlık enerjide olduğu gibi, kişinin bir şeyi gözlemleyememesi, onun var olmadığı anlamına gelmez.

Şimdi, yeni bir çalışmayla eski gözlemler yeniden inceleniyor ve yenileri hesaplanıyor, bu da Gezegen Dokuzun güneş sistemimizin buzlu, uzak bir bölümünde gerçek bir gezegen olma olasılığının daha yüksek olduğunu ortaya çıkarıyor. Ancak önceden düşünülenden daha yakın bir yerde. Bu yeni yayınlanan çalışmada, Dokuzuncu Gezegen’in istatistiksel bir tesadüf olma ihtimalinin yalnızca yüzde 0,4 olduğu gösteriliyor.

Bu yeni hesaplama, hem daha yeni gözlemlere hem de ilk etapta Gezegen Dokuzun olduğunu öne süren eski kanıtlara dayanmaktadır. Bu hesaplamaya ek olarak, yeni çalışma gökbilimcilere yörüngesinin bir haritasını ve gökyüzünde onu arayabilecekleri en iyi yerlerden bazılarını kazandırıyor.

Lighting a path to Planet Nine | YaleNews

Yörüngesinin, dış güneş sistemindeki diğer nesnelerin sahip oldukları yörüngelerine bakılarak, görünüşte başka bir büyük nesne tarafından bozulduğu düşünülüyor. Yeni önerilen yörünge, varsayımsal gezegenin güneşe daha önce inanıldığından daha yakın olduğunu ve bu da gökbilimcilerin tespitini kolaylaştırabileceği yönünde.
Öngörülen kütle de revize edildi: Yeni gözlemlere dayanarak, 9. Gezegen’in 20 katı büyüklüğünde değil, Dünya’nın kütlesinin sadece altı katı kadar olduğu tahmin ediliyor. Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü gezegen bilimci Prof. Michael Brown’a göre, “Daha yakın olması nedeniyle, biraz daha az kütleli olsa bile, başlangıçta beklediğimizden biraz daha parlak. Bunun onu çok daha hızlı bulmamıza yardımcı olacağı için heyecanlıyım” diyor.

Brown, 9. Gezegenin “bir veya iki yıl içinde bulunacağını” tahmin ediyor. Ancak Brown, “Bu açıklamayı son beş yıldır her yıl hep yaptım. Yine de aşırı iyimserim” diye ekliyor. Bu arada, bir yazısında Brown, kendisinin ve meslektaşlarının Gezegen Dokuz fikrini ilk önermesinden bu yana birçok faktörün değiştiğini açıklıyor.

İlk olarak Brown, Dokuzuncu Gezegenin etrafındaki nesneleri nasıl etkileyebileceğine dair daha iyi bir anlayışa sahip olduklarını savunuyor. İkinci olarak, bilim insanlarının son birkaç yılda yapılan gözlemleri daha iyi anladıklarını söylüyor.

Dosya:Planet Nine Orbit.svg - Vikipedi

9. Gezegenin yörüngesi

Üçüncüsü ise, çeşitli sayısal simülasyonlar sayesinde Brown ve ekibi “Dokuzuncu Gezegenin parametrelerindeki değişikliklerin dış güneş sistemini nasıl değiştirdiğini anlıyorlar. Ve son olarak, yeni matematiksel model sayesinde, bilim insanları “artık tüm 9. Gezegen parametrelerinin olasılık dağılımlarına sahipler.”

Bu yeni çalışmanın astronomi çevrelerinde biraz tartışma yaratacağı kesin. Çünkü daha önceleri, büyük bir nesnenin varlığına sabitlenmiş uzak Neptün-ötesi cisimlerin yörüngelerini neyin karıştırdığına dair spekülasyonlar yapılıyordu (böyle bir nesnenin mutlaka bir gezegen olması gerekmemesine rağmen).

2019’da yapılan bir çalışmada, 9. Gezegen için çok farklı bir teori önerilmişti. Sonrasında gökbilimciler arasında şöyle bir tartışma başladı: Ya 9. Gezegen bir gezegen değil de Büyük Patlamadan kısa bir süre sonra, Evrenin erken dönemlerindeki yoğunluk dalgalanmaları sırasında olduğu gibi meydana gelen  ilkel bir kara delikse.

Böyle yeni bir fikir, güçlü teleskopların bile bu uzak teorik gezegenden neden bir titreşim bile tespit edemediğini açıklayabilirdi. Aynı şekilde kara delikler de görünür ışık yaymazlar; daha ziyade, olay ufkunu geçen tüm fotonları emerken, ara sıra (teorize edilmiş ancak hiçbir zaman doğrudan gözlemlenmemiş) Hawking radyasyonu şeklinde enerji yayarlar.

Ancak Brown, şu anda Şili dağının tepesinde yapım aşamasında olan Vera Rubin Gözlemevi’nin, 2023’te gökbilimcilerin kullanımına sunulduğunda 9. Gezegeni keşfedebileceğinden umutlu.

Does Planet X Actually Exist? - YouTube

Kimi Gökbilimciler, 9. Gezegenin kısmen Kuiper Kuşağı’ndaki bir avuç nesnenin uzayda aynı yönelimde kümelenmiş gibi görünmesi nedeniyle var olduğuna inanıyor. Bu rastgele de olabilir, ancak bu nesnelerin yörüngelerinden gözlemlenen modele göre,  büyük bir nesnenin yakalanması zor. Dolayısıyla Gezegen Dokuzun çekim kuvvetinin sonucu olma olasılığını daha da artırıyor.

Bununla birlikte, eleştirmenler sık ​​sık “gözlem yanlılığının” 9. Gezegenin ardındaki gerçek olabileceğini söylüyorlar yani “yoktur” demeye getiriyorlar. Brown’ın bir yazısında, “önyargı gerçektir” diye itiraf ediyor ama aynı zamanda “Size bunun gördüğümüz kümelenmeye neden olmadığını göstermek için buradayım” diye de belirtiyor.

Brown’a göre: “Çok fazla önyargı var ve gözlemler genellikle  önyargı çizgisinde yanlış çıkabiliyor. Ancak önyargı açıkça yörüngelerin eğik olduğunu ve özellikle bir yöne eğik olduğu gerçeğini açıklayamaz.”

Keşfedilirse, güneş sistemimizde 1846’da Neptün’den bu yana teorik olarak bulunan ilk gezegen olacak. Gökbilimciler Uranüs’ün bilinmeyen bir cisim tarafından yörüngeden hafifçe çekildiğini fark ettikten sonra matematik kullanarak Neptün’ü keşfetmiş ardından gözlemlemişlerdi. Böylece önceden bilinmeyen bu gezegenin ne kadar kütleye sahip olduğunu ve onu görmek için nereye bakılacağını tespit etmişlerdi.

Önceki İçerikJüpiter’e Uzay Aracı Girerse…
Sonraki İçerikKara Deliklerle İlgili Rastlantısal Bir Keşif…