Ana Sayfa Blog Sayfa 37

Hubble Uzay Teleskopu Süpernova Kalıntısı Gözlemledi…

0
Hubble Uzay Teleskopu Süpernova Kalıntısı Gözlemledi…

Hubble Küçük Macellan Bulutu İçinde Genç Süpernova Kalıntısı Gözlemledi

Küçük Macellan Bulutu’nda bin ila iki bin yıl önce büyük bir yıldız patladı ve arkasında 1E 0102.2-7219 adlı genişleyen, gaz bir kalıntı bıraktı. NASA / ESA  gökbilimcileri Hubble Uzay Teleskobunu kullanarak, olayın yeri ve zamanını daha doğru bir tahmin etmek için yıldız patlamasındaki hızlı şarapnelin izini sürdüler.

1Ç 0102.2-7219, Tucana takımyıldızında yaklaşık 202 bin ışık yılı uzaklıkta yer almaktadır.  Nesne, 1981’de NASA’nın Einstein Gözlemevi tarafından Küçük Macellan Bulutu’nun araştırılması sırasında keşfedilmişti.

Purdue Üniversitesi gökbilimcileri John Banovetz ve Danny Milisavljevic ve meslektaşları, Hubble tarafından alınan arşiv görüntülerini dedektif gibi inceleyerek 19 yıla yayılan görünür ışık gözlemlerini analiz ettiler.

Araştırmacılar, süpernova patlamasıyla fırlayan 45 kurbağa yavrusu benzeri şeklindeki, oksijen bakımından zengin ejekta kümelerinin hızlarını ölçtüler.

Dr. Milisavljevic, “Önceki bir çalışmada elde edilmiş, Hubble’daki iki farklı kamera ile yıllar arayla alınan görüntüleri karşılaştırdık: Kullanılan ekipman Geniş Alan Gezegen Kamera 2 (WFC2) ve Araştırmalar için Gelişmiş Kamera (ACS) idi.”

“Ancak bizim çalışmamız, aynı kamera olan ACS ile alınan verileri karşılaştırarak mukayese imkanını çok daha sağlam hale getirdi; dolayısıyla düğüm benzeri oluşumları aynı enstrümanı kullanarak izlemek çok daha kolay oluyordu” dedi.

Doğru bir patlama yaşını hesaplamak için bilim insanları, en hızlı hareket eden 22 ejekta kümesini bir başka deyişle düğümünü seçtiler.

Bu hedeflerin yıldızlararası malzemeden geçerek yavaşlatılma ihtimalinin en düşük olduğunu belirlediler. Daha sonra düğümlerin hareketini geriye doğru izlediler ve ejekta bir noktada birleştiğinden patlama bölgesini belirlediler.

15 Breathtaking Hubble Images of Supernova Remnant Nebulae

Bunu öğrendikten sonra, hızlı düğümlerin patlama merkezinden mevcut konumlarına gitmesinin ne kadar sürdüğünü hesaplayabilirlerdi. Tahminlerine göre, patlamadan gelen ışık Dünya’ya 1.738 yıl önce, Roma İmparatorluğu’nun yıkılışı sırasında geldi.

Bununla birlikte, süpernova yalnızca Dünya’nın güney yarım küresinde yaşayanlar tarafından görülebiliyordu. Ne yazık ki, bu devasa olayın bilinen hiçbir kaydı yoktur.

Çalışma ekibi ayrıca patlamadan fırlayan şüpheli bir nötron yıldızının hızını da ölçtüler. Onların tahminlerine göre, yıldız şu andaki mevcut konumuna gelebilmesi için patlamanın merkezinden 3 milyon km/saat gibi bir hızla hareket ediyor olması gerekirdi.

Önce şüpheli nötron yıldızı diye tanımlanan yıldız NASA’nın Chandra X-ışını Gözlemevi verileri ve Şili’de ESA’nın Çok Büyük Teleskop gözlemleriyle de nötron yıldızı olarak teyit edildi.

Dr. Banovetz, “Bu oldukça hızlı ve bir nötron yıldızının ne kadar hızlı hareket edebileceğini düşündüğümüzün en uç noktasında. Daha yeni araştırmalar, nesnenin aslında süpernova patlamasıyla birlikte hayatta kalan nötron yıldızı olup olmadığını sorguluyor.”

“Bu, potansiyel olarak aydınlatılmış olan kompakt bir süpernova ejektası kümesidir ve sonuçlarımız genellikle bu sonucu desteklemektedir. Çalışmamız gizemi çözmüyor, ancak aday nötron yıldızının hızına ilişkin bir tahmin veriyor” dedi.

Behold The Remnants Of A Supernova That Lit Up The Night Sky On August 6, 1181

Gökbilimciler, “Hubble görüntülerinin yeni bir çağı, 1Ç 0102.2-7219 anlayışımızı genişletecektir. Bu tür görüntüler, doğru hareket konusundaki belirsizlikleri artıracak, potansiyel yavaşlamayı tahmin edecek ve genişleme merkezini ve patlama yaşını daha da sınırlandıracak çok dönemli analizi mümkün kılacaktır.”

“Bu da, 1E 0102.2-7219’un optik düğümlerinin homolog olmayan genişlemesinin, orijinal süpernova patlama dalgasının homojen olmayan yıldız çevresi materyali ile etkileşiminden kaynaklandığı sonucumuzu test edecektir” dediler.

Süper Kütleli Bir Kara Delikte Bilinen En Uzak Kuasar Keşfedildi…

0
Süper Kütleli Bir Kara Delikte Bilinen En Uzak Kuasar Keşfedildi…

Şimdiye kadar bulunan en uzak kuasar, ciddi derecede süper kütleli bir kara deliği saklamakta.

Bu sanatsal görselleştirme, şimdiye kadar bulunan en uzak (dolayısıyla en eski ve yaşlı) kuasar olan J0313-1806’yı gösteriyor.  

Rekor kıran bir kuasar

Bu yeni keşfedilen kuasar şaşırtıcı derecede yaşlı ve çok uzak olsa da, ekibin gözlemleri, galaksinin süper kütleli kara deliğin etrafında akan süper ısıtılmış bir gaz rüzgârı olduğunu ve bu gazın ışık hızının beşte biri oranında hareket ettiğini gösterdi.

Şimdiye kadar tespit edilen en uzak kuasardan gelen bu kuvvetli kuasar güdümlü rüzgar yeterince ilginç olmasa da, ekip ayrıca kuasarı tutan galakside son derece aktif yıldız oluşum etkinliği buldu.

Açıklamaya göre, Samanyolu’nun yıllık bir güneş kütlesine kıyasla, J0313-1806’nın her yıl yaklaşık 200 güneş kütlesi oluşturduğu tahmin ediliyor.

Arizona Üniversitesi Gözlemevi’nden Hubble Üyesi Feige Wang, “Bu, benzer yaştaki diğer kuasar gözlemlerindekine benzer, nispeten yüksek bir yıldız oluşum oranını ve dolayısıyla bize ev sahibi gökadanın çok hızlı büyüdüğünü söylüyor” dedi.

Şimdi, bilim insanları, kuasarları inceleyerek, nesnelerin nasıl oluştuğu ve yakın ilişkileri nedeniyle süper kütleli kara deliklerin gerçekte nasıl davrandığı hakkında daha fazla şey öğrenebileceklerini düşünüyorlar.

Keşfedilen bu kuasar, Dünya’dan en sondaki “en uzak kuasar” unvanına sahip olandan yalnızca 20 milyon ışık yılı daha uzakta olsa da, yeni rekor sahibinin süper kütleli kara deliği, selefininkinden yaklaşık iki kat daha ağır.

The most distant supermassive black hole ever found holds secrets to the early Universe - The Verge

Bu ayrıntı, bilim insanlarının bu süper kütleli, süper parlak kozmik nesneler arasındaki ilişkiyi anlama şeklini değiştirebilir. Wang, “Bu, süper kütleli bir kara deliğin etrafındaki ev sahibi galaksiyi nasıl etkilediğinin en eski kanıtıdır.

Nispeten daha az uzak galaksilerin gözlemlerinden, bunun olması gerektiğini biliyoruz, ancak bunun evrende bu kadar erken olduğunu hiç görmemiştik” dedi.

Süper kütleli bir kara delik nasıl oluşur?

J0313-1806 gibi kuasarlar, evrenin ilk zamanlarında bu kadar kısa bir sürede bu kadar muazzam büyüklükte kara delikler biriktirmiş olması, yıllardır bilim adamlarını şaşırtır.

Yıldızlar süpernova olarak patladığında ve çöktüğünde ve daha küçük kara delikler birleşip sonunda yüksek kütleli kara delikler oluşturulabilirken, bu ultra büyük erken evren kuasarları gizemini hala korumakta. Soru şu: Nasıl bu kadar çabuk bu kadar büyük hale gelebildiler?

Çalışılacak bu “yeni” kuasar ile, bu ekip, böylesine süper kütleli bir kara deliğin bu kadar kısa sürede nasıl bu kadar kütle kazanmış ve oluşmuş olabileceği konusunu masaya yatırıyor. Kuasarın kara deliği, bazı eski teorilerle açıklanamayacak kadar büyük.

Aslında ekip, Kara delik Büyük Patlama’dan 100 milyon yıl sonra oluşsa ve olabildiğince hızlı büyüse bile, yine de güneşimizin 10 bin katı büyüklüğünde olacağını dolayısıyla keşfedilen kara deliğin güneşin 1.6 milyar katı büyüklüğüne nasıl ulaştığının çözülmesi gereken bir problem olduğunu söylüyor.

How did supermassive black holes get so big and chonky? Scientists still don't know. | Space

Arizona Üniversitesi Astronomi Bölümü’nden prof. Xiaohui Fan “Bu bize, ne yaparsanız yapın, bu kara deliğin tohumunun farklı bir mekanizma tarafından oluşmuş olması gerektiğini söylüyor” dedi.

Ekip, erken evrende aynı zamanlarda “doğmuş” daha fazla kuasar bulmayı umarak onların daha fazla keşfetmelerine ve bu kadar büyük, güçlü nesnelerin nasıl ortaya çıktığını daha iyi anlamalarına yardımcı olacak ortak araştırmalar üzerinde çalışıyor.

Steward Gözlemevi’nden Peter A. Strittmatter ve Jinyi Yang, “Kuasar anketimiz çok geniş bir alanı kapsıyor ve gökyüzünün neredeyse yarısını taramamıza izin veriyor.

Daha detaylı gözlemlerle takip edeceğimiz daha fazla aday seçtik” dediler. Yang, NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu gibi uzay tabanlı bir teleskopla gelecekteki gözlemlerin bu tür araştırmaları daha da ileriye taşıyabileceğini ekledi.

Wang, “Yer tabanlı teleskoplarla bu cisimleri yalnızca bir nokta kaynak olarak görebiliyoruz. Gelecekteki gözlemler, bir kuasarı daha ayrıntılı olarak çözmeyi mümkün kılabilir, çıkışının yapısını ve rüzgarın galaksisine ne kadar uzandığını gösterebilir ve bu bize onun evrim aşaması hakkında çok daha iyi bir fikir verebilir” dedi.

CIA, UFO’larla İlgili Tüm Belgeleri Yayınladı…

0
CIA, UFO’larla İlgili Tüm Belgeleri Yayınladı…

CIA, UFO (Tanımlanamayan Uçan Nesne) gerçeğini arayan bir web sitesinde konuyla ilgili tüm belge ve bulgu koleksiyonunu yayınladı

UFO görüldüğü iddia edilen ABD Donanması videoları daha önce mevcuttu ancak resmi olarak gizliliği kaldırılmamıştı.
UFO görüldüğü iddia edilen ABD Donanması videolarının gizliliği 2020’de kaldırılmıştı.

Amerika Merkezi Haber Alma Örgütü’nün (CIA) UFO’larla ilgili kamuya açık milyonlarca belgesi indirilebilir bir formatta erişime açıldı. CIA’in elindeki arşiv 2,2 milyondan daha fazla belgeyi içeriyor.

Tüm bu belgelere artık, The Black Vaults’un web sayfasından erişilebilecek. Bazı cesur araştırmacıların ve gerçeği arayanların çabaları sayesinde, otuz yılı aşkın süredir hükümete ait UFO kayıtlarını indirmek ve incelemek artık sizin elinizde.

Bu büyük veri dökümü, 1980’lerden beri CIA tarafından gizliliği kaldırılan 2.700 sayfadan fazla UFO ile ilgili belgeyi içermekte. ABD hükümeti ayrıca bunlara “tanımlanamayan hava fenomeni” (UAP) diyor.

The Black Vault John Greenwald Jr. tarafından yönetilen UFO ile ilgili belgelerin çevrimiçi olarak yer aldığı bir depo. Belgeler uzun bir uğraş sonucu ‘Bilgi Özgürlüğü’ FOIA yasası  sayesinde elde edildi.

Zamanla, o kadar çok talep birikti ki CIA, “UFO koleksiyonu” olarak bilinen, sınıflandırılmamış belgelerle dolu bir CD-ROM oluşturdu.

Greenwald, 2020’nin ortalarında CD-ROM’u satın aldı ve kısa süre önce içeriğini web sitesine bir dizi aranabilir PDF dosyası olarak yüklemeyi bitirdi. Onlara The Black Vault sitesinden ulaşabilirsiniz.

Belgeler düzinelerce olayı kapsıyor. Hükümetin o zamanki Bilim ve Teknoloji Müdür Yardımcısı’nın küçük bir Rus kasabasındaki gizemli bir gece yarısı patlamasının tanımına,  bir UFO olayının gizemli bir istihbarat parçasının elden teslim edilmesine kadar bir çok olayı kapsıyor.

Bu CD’ye hassas devlet istihbarat deposu mu? Ya da kaçak X Dosyaları DVD’si mi denir bilinmez ama bu CD-ROM yaklaşık 2.700 sayfa sınıflandırılmış CIA belgeleri içermekte.

Greenwald, The Black Vault web sitesinde yaptığı açıklamada, “CIA, bunun kendi ‘gizliliği kaldırılmış’ koleksiyonunun tamamı olduğunu iddia etse de, bunu tamamen doğrulamanın bir yolu olmayabilir.

The Black Vault tarafından yapılan araştırma, CIA’nın elinde hala açığa çıkarılan ek belgeler olup olmadığını araştırmaya devam edecektir” dedi.

Veri dökümü konusu, ABD Savunma Bakanlığı yetkilileri ve istihbarat teşkilatlarının Kongre önüne çıkıp UFO’lar hakkında bildikleri her şeyi cesaretle ortaya dökmelerinden aylar önce geldi.

Aralık 2020’nin sonlarında kabul edilen yaklaşık 5.600 sayfalık COVID-19 yardım tasarısına ekli bir hüküm, ajansların “tanımlanamayan hava olayları hakkında kongre istihbarat ve silahlı hizmetler komitelerine 180 gün içinde bir rapor sunmasını” gerektirdi.

Hüküm, 2004 ve 2015 yıllarında birkaç ABD Donanma uçağının etrafında dolanan kimliği belirsiz bir nesnenin şaşırtıcı görüntülerinin nihayet gizliliğinin kaldırıldığı böylece UFO’ların iyice afişe edildiği yılı takip ediyor.

Nisan 2020’de ABD Savunma Bakanlığı 2004 ile 2015 yılları arasında çekilen ve açıklayamadıkları hava nesnelerini yakalayan 3 videoyu kamuoyuyla paylaşmıştı. Ancak net bir açıklama yapmamıştı.

ABD Donanması jetleri tarafından çekilen ‘UFO’ videoları gizliliği kaldırıldı Birleşik Devletler Donanması, Donanma savaş uçakları tarafından çekilmiş üç ‘UFO’ videosu yayınladı. Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası (FOIA) ile gizliliği kaldırılan videolar FLIR, GOFAST ve GIMBAL olarak etiketlendi.

Black Vault Web sitesinin arşivinde 2,2 milyon sayfadan fazla UFO’lar ile ilgili materyal yer aldığı ve bunları Greenwald’ın 10 binden fazla FOIA talebiyle elde ettiği bildirildi. Greenwald ilk FOIA talebini 1996 yılında, henüz 15 yaşındayken yapmış.

Gökbilimciler Bir Galaksinin Ölümünü İzledi…

0
Gökbilimciler Bir Galaksinin Ölümünü İzledi…

Gökbilimciler uzayı izlerken uzaktaki bir galaksi ölüyordu

ID2299 galaksisi her yıl 10 bin güneş kütlesi değerinde gaz kaybediyor ve bu da galaksinin şimdiye kadar toplam soğuk gazının % 46’sını ortadan kaldırarak yıldız oluşturmak için ihtiyaç duyduğu yakıtı azaltıyor anlamına gelmekte.

Ancak galaksi, galaksideki geri kalan gazı tüketecek olan Samanyolu’ndan yüzlerce kat daha hızlı bir hızla yıldızları oluşturmaya devam ediyor.

Bu etkili bir şekilde ID2299’un birkaç 10 milyon yıl içinde ölmesine neden olacaktır. Durham Üniversitesi’nden baş araştırmacı Dr. Annagrazia Puglisi, “Bu, uzak Evrende büyük bir soğuk gaz püskürmesi nedeniyle ‘ölmek üzere’ olan tipik bir büyük yıldız oluşturan galaksiyi ilk kez gözlemliyoruz” dedi.

Olası bir çarpışma

Bu galaksinin ölümü, sonunda ID2299’u oluşturmak üzere birleşen başka bir galaksi ile çarpışmadan kaynaklanmış olabilir.
Bir çarpışmanın gaz kaybına yol açmış olabileceğinin çarpıcı kanıtı, iki galaksinin bir çarpışmada bir araya gelmesinden sonra uzaya uzanan uzun bir gaz ve yıldız akışı olan gelgit kuyruğudur.
Tipik olarak, bu gelgit kuyrukları bu kadar uzak galaksilerde görülemeyecek kadar zayıftır, ancak gökbilimciler, uzaya doğru uzanan parlak kuyruğu gözlemleyebildiler.
Milky Way still bears the 10-billion-year-old scars of a galactic collision

Bir birleşme bu galaksinin gaz kaybına yol açmışsa, astrofizikçilerin galaksilerdeki yıldız oluşumunun sonuyla ilgili teorileri yeniden gözden geçirmeleri gerekebilir.

Daha önceleri bilim insanları, yıldızların oluşumunun yarattığı rüzgarların, dev galaksilerin merkezlerindeki aktif kara deliklerle birleşerek, uzaya fırlayan ve yıldız oluşumunu sona erdiren yıldızları oluşturmak için gereken malzemeyi gönderdiğine inanıyorlardı.

Fransa Saclay Nükleer Araştırma Merkezi’nde araştırmacı olan ve bu çalışmada yer alan astronom Emanuele Daddi, “Çalışmamız, gaz püskürmelerinin birleşmelerle üretilebileceğini rüzgar ve gelgit kuyruklarının çok benzer görünebileceğini gösteriyor.

Bu, galaksilerin nasıl öldüğüne dair anlayışımızı gözden geçirmemize yol açabilir” dedi.

Milky Way-like 'Baby' Galaxy Discovered 12 Million Billion Light Years Away

Belki de bu keşifle ilgili en iyi kısım, astronomlar uzak galaksilerde farklı bir soğuk gaz araştırması üzerinde çalışırken yapılmış olmasıdır.

ID2299’u sadece birkaç dakika gözlemlediler, ancak gelgit kuyruğunu yakalamak için yeterliydi. Galaksinin gelecekteki gözlemleri, galaksiden fırlatılan gaz hakkında daha fazla bilgi verebilir.

Ekipteki diğer bir araştırmacı olan Chiara Circosta, “ALMA, uzak galaksilerde yıldız oluşumunu durdurabilecek mekanizmalara yeni bir ışık tuttu. Böylesine büyük bir bozulma olayına tanık olmak, galaksi evriminin karmaşık bulmacasına önemli bir parça katıyor” dedi.

Samanyolu’nda Büyük Ölçekte X-Işın Parlamaları…

0
Samanyolu’nda Büyük Ölçekte X-Işın Parlamaları…

Samanyolu’nun Halosunda Büyük Ölçekli X-Işını Kabarcıkları Tespit Edildi

Astrofizikçiler Spektrum-Röntgen-Gama (SRG) gözlemevi EROSITA röntgen teleskopunu kullanarak yaklaşık 45 bin 700 ışık yılı çapında ve Samanyolu Galaksimizin merkez bölgesi altında uzanan alanda röntgen ışını yayan muazzam kabarcıklar tespit ettiler.

Temmuz 2019’da piyasaya sürülen EROSITA, geniş bir toplama alanı ve geniş görüş alanına sahip bir X-ışını teleskobudur. Aralık 2019’dan Haziran 2020’ye kadar altı ay boyunca tüm gökyüzünü kapsayan bir araştırmayı tamamlamıştır.

Tüm gökyüzü araştırma haritasının bir ön analizi olarak, EROSITA tarafından bir milyondan fazla X-ışını kaynağının tespit edildiği gösterilmişti. Bu sayı, teleskopun fırlatılmasından önce bilinen toplam X-ışını kaynaklarının sayısı ile karşılaştırıldığında o sayıyı aştığı görülür.

EROSITA haritasında çeşitli büyük ölçekli yapılar görülebilir. En bariz olanı, sırasıyla X-ışını ve radyo astronominin ilk günlerinde keşfedilen Kuzey Kutup Mahmuz ve Döngüsünün bir parçası olan yarı dairesel bir özelliktir.

İlk bakışta daha az belirgin olmasına rağmen, Samanyolu düzleminin altındaki yarım küredeki görüntü yakından incelendiğinde şaşırtıcı yeni bir özellik ortaya çıkar – kuzeyde görülen yapıya benzer şekil ve ölçekte devasa dairesel bir yapı.

Samanyolu'nun Merkezinde Neden Hiç Kırmızı Dev Yok?

Bunlar Galaktik Merkez’den ortaya çıkan birlikte, bir çift ‘baloncuk’ oluşturuyor gibi görünüyorlar. 

Gökyüzünün çoğunda çeşitli yoğunluk seviyelerinde izlenebilirler ve 2010 yılında Fermi-LAT (Fermi geniş alan teleskopu) gama ışını cihazı ile tespit edilen Fermi kabarcıklarına benzer çok büyük bir nesneyi temsil ettikleri düşünülür.

Max Planck Dünya Dışı Fizik Enstitüsü’nde gökbilimci Dr. Michael Freyberg, “Duyarlılığı, spektral ve açısal çözünürlüğü sayesinde, EROSITA, tüm X-ışını gökyüzünü eşi görülmemiş derinlikte haritalamayı başardı ve güney balonunu açık bir şekilde ortaya çıkardı” dedi.

EROSITA tarafından orta enerji bandında (0.6-1.0 keV) gözlemlenen büyük ölçekli X-ışını emisyonu, kabarcıkların 14 bin parsek çapında (1 pc = 3.26 ışık yılı = 30 trilyon km) olduğunu göstermektedir.

Max Planck Dünya Dışı Fizik Enstitüsü’nden Dr. Peter Predehl, “Bu kabarcıkların keskin sınırları, muhtemelen Gökadamızın iç kısmından halesine kadar yoğun enerji enjeksiyonunun neden olduğu şokların izini sürüyor” dedi.

eROSITA X-ışını teleskopu için başarılı fırlatma

                  EROSITA X-Işın Teleskopu.

Böyle bir açıklama daha önce Fermi balonları için önerilmişti ve şimdi EROSITA ile bunların tam kapsamı ve morfolojisi ortaya çıkarıldı.

EROSITA tarafından tespit edilen kabarcıklar, Samanyolu çevresinde sıcak bir gaz zarfında ya bir yıldız oluşumu patlaması ya da Galaktik merkezdeki süper kütleli kara delikten gelen bir patlama nedeniyle oluşan bozuklukları izliyor.

Şu anda uykuda iken, bir kara delik geçmişte pekala aktif olmuş olabilir ve onu uzak galaksilerde görülen hızla büyüyen kara deliklere sahip aktif galaktik çekirdeklere bağlayabilir.

Her iki durumda da bu dev kabarcık oluşumunu güçlendirmek için gerekli enerji muazzam olmalı yaklaşık 100 bin süpernova patlaması sırasındaki enerji salımına eşdeğer ve aktif galaktik çekirdek patlamaları tahminlerine benzer büyüklüklerde olmalı.

Yine Max Planck Dünya Dışı Fizik Enstitüsü’nden Dr. Andrea Merloni, “Bu tür patlamaların bıraktığı yaraların bu halelerde iyileşmesi çok uzun zaman alıyor. Bilim insanları, geçmişte birçok galaksi çevresinde yaşanan bu tür şiddetli olaylarının devasa parmak izlerini arıyorlar” dedi.

Galaksimizde Yüksek Hızlı Yaklaşık Altı Yüz Yeni Yıldız Bulundu…

0
Galaksimizde Yaklaşık Altı Yüz Yüksek Hızlı Yeni Yıldız Bulundu…

Samanyolu’nda Neredeyse Altı Yüz Yeni Yüksek Hızlı Yıldız Görüldü

Gökbilimcilerden oluşan bir araştırmacı grubu, Büyük Gökyüzü Alanı Çok Nesneli  Fiber Spektroskopik Teleskop  (LAMOST) ve ESA’nın yıldız haritalama uydusu Gaia’dan gelen verileri kullanarak  Samanyolu Gökadamızın halesinde 591 yeni yüksek hızlı yıldız keşfettiler.

Ekip, LAMOST Veri7 ve ikinci Gaia veri yayınındaki verileri analiz ettiler. Yüksek hızlı yıldızlar, galaksinin merkezi çevresinde eliptik yörüngelerde son derece aşırı hızlı hareket eden Samanyolu halesinin üyeleridir. Bu yıldızların dört alt sınıfı vardır: aşırı hızlı yıldızlar (Galaksideki en yüksek hızlı yıldızlar), kaçak yıldızlar, hiper-kaçak yıldızlar ve hızlı hale yıldızları.

Bu tip yıldızlar, örneğin, özellikle bir yıldız Samanyolu’nun bulunduğu konumdaki kaçış hızına yaklaştığında veya hatta onu aştığında, aşırı dinamik astrofiziksel süreçlerin varlığına işaret eder.

Onlar, merkezdeki süper kütleli kara deliğin yakınındaki birkaç ışık yılı uzaklık ölçülerinde ve daha uzaktaki hale kadar çok çeşitli Galaktik bilim için sondalama imkanı sağlarlar.

Ayrıca, aşırı hızlarını üreten dinamik mekanizmalara ilişkin öngörüler ve yeni fikirlerin ortaya çıkmasını sağlarlar. Örneğin, uzay ve hızdaki dağılımları, ikili büyük bir kara deliğin varlığını ortaya çıkarabilir.

China Astronomical Observatory Discovered 591 High Speed Stars

Çin Bilimler Akademisi Ulusal Astronomik Gözlemevleri ve Çin Üniversitesi’nde gökbilimci Prof. Dr. Youjun Lu, “Samanyolu’nda nadir olsalar da, benzersiz kinematiğe sahip yüksek hızlı yıldızlar, çok çeşitli Galaktik bilimlere derin bir bakış açısı sağlayabilir” dedi.

Çin Ulusal Astronomik Gözlemevleri’nde gökbilimci olarak çalışan araştırmacı Dr. Yinbi Li, “Bu kez keşfedilen 591 yüksek hızlı yıldız, daha önce keşfedilen toplam sayıyı ikiye katladı ve mevcut toplam sayı 1.000’i aştı” diye ekledi.

Samanyolu’na bağlı olmayan ve kaçış olasılıkları % 50’den fazla olan en az 43 yıldız da dahil olmak üzere toplam 591 yüksek hızlı yıldız belirlediler. Bunların çoğu dev yıldızlar olup; yaklaşık % 14’ü metal açısından zengin halo yıldızlarıdır.

Yine Çin Ulusal Astronomi Gözlemevleri ve Çin Bilimler Akademisi Üniversitesi’nden ve ayrıca grupta çalışan astrofizikçi Ali Luo, “İki büyük veri tabanı bize daha yüksek hızlı yıldızlar bulmamız için eşi görülmemiş bir fırsat sunuyor ve biz bunu başardık” dedi.

Nearly 600 high-speed stars detected in the Milky Way – Archyde

Araştırma ekibi, kökenlerini daha fazla araştırmak için 591 yüksek hızlı yıldızın yörüngelerini zamanda geriye doğru giderek izledi. Yıldızların köken olarak, yaklaşık % 15’inin Galaktik merkezden,% 55’inin Galaktik diskten olduğunu ve yıldızların % 30’unun galaktik kökene sahip olduğunu buldu.

Yine Çin Ulusal Astronomik Gözlemevleri ve Çin Bilimler Akademisi Üniversitesi’nden kıdemli araştırmacı Prof. Dr. Gang Zhao, “Bu yıldızlardan düşük metal içerikli olanları, cüce galaksilerin halesinin büyük kısmında malzemenin birikmesi ve gelgit bozulmalarının bir sonucu olarak oluştuğunu gösteriyor” dedi.

Bu yüksek hızlı yıldızların keşfi, gelecekte çok sayıda büyük araştırma kombinasyonunun, galaksimiz hakkındaki çözülmemiş gizemi incelemek için kullanılarak daha yüksek hızlı yıldızları ve diğer nadir yıldızları keşfetmemize yardımcı olacağı düşünülüyor.

Kütle Çekim Dalgaları Ve Evrenin Eksik Bileşenleri…

0
Kütle Çekim Dalgaları Ve Evrenin Eksik Bileşenleri…

Kütle çekim Dalgaları, Evrenin Eksik Bileşenlerini Bulmaya Yardımcı Olabilir

Evrenin bir başka yerinde uzayda seyahat eden iki kompakt nesne (kara delikler veya nötron yıldızları) ne zaman çarpışırsa, onu yapan şeyin imzasını taşıyan çekim dalgaları yaratırlar.
Bir yeni araştırmada, ABD ve Almanya’dan fizikçiler bu tür dalgaların yollarında bir kara deliğe ya da bir gökadaya rastladığında kendi imzası değiştireceklerini eğer Einstein’ın teorisine kıyasla kütle çekiminde bir fark olsaydı, kanıtın bu imzaya gömüleceğini öne sürdüler.

Çekim dalgalarını uzun zamandır biliyoruz. 100 yıldan daha uzun bir süre önce, Albert Einstein adlı büyük bir bilim adamı kütle çekimi ve uzay hakkında birçok fikir ortaya attı. Einstein, gezegenler veya yıldızlar gibi iki cisim birbirinin etrafında döndüğünde özel bir şeyin olacağını tahmin etti.

Bu tür bir hareketin uzayda dalgalanmalara neden olabileceğine inanıyordu. Bu dalgacıklar, bir taş fırlatıldığında havuzdaki dalgalar gibi yayılır. Bilim adamları bu dalgalara kütle çekim dalgaları diyorlar.

What are Gravitational Waves? | LIGO Lab | Caltech

Çekim dalgaları görünmezdir. Ancak, inanılmaz derecede hızlıdırlar. Işık hızında seyahat ederler. Çekim dalgaları, geçerken yollarındaki her şeyi sıkıştırır ve gerer. En güçlü kütle çekim dalgaları, nesneler çok yüksek hızlarda hareket ettiğinde oluşur. Çekim dalgasına neden olabilecek bazı olaylar şunlardır:

  • Bir yıldız asimetrik olarak patladığında ( süpernova olarak adlandırılır )
  • İki büyük yıldız birbirinin etrafında döndüğünde
  • İki kara delik birbirinin etrafında döndüğünde ve birleştiğinde

 

Bir sanatçının iki kara deliğin birleşmesiyle yaratılan Çekim dalgalarının animasyonu.

Şimdi biliyoruz ki, bir şey Evreni sadece genişletmiyor, bununla birlikte zamanla daha hızlı ve daha hızlı genişletiyor – ve kimse bu gücün ne olduğunu bilmiyor. Astrofizikçiler, eksik parçanın ne olabileceğine dair her türden teori önermeye hazırlar.

Chicago Üniversitesi Kavli Kozmolojik Fizik Enstitüsü’nden araştırmacı Dr. Jose María Ezquiaga, “Bunların çoğu kütle çekiminin büyük ölçeklerde çalışma şeklini değiştirmeye dayanıyor. Öyleyse, çekim dalgaları, eğer varsa, kütle çekiminin bu olası değişikliklerini görmek için mükemmel bir habercidir” dedi.

Tidal forces carry the mathematical signature of gravitational waves | MIT Technology Review

Evrenin kayıp parçası için bir teori olmalıdır ki bu da fazladan bir parçacığın varlığını açıklamaya yardımcı olsun. Böyle bir parçacık, diğer etkilerin yanı sıra, büyük nesnelerin etrafında bir tür arka plan oluşturacaktır. Gezici bir kütle çekim dalgası süper kütleli bir kara deliğe çarparsa, kütle çekim dalgasının kendisiyle karışarak dalgalar üretecektir. Karşılaştığı şeye bağlı olarak, çekim dalgası izi bir ‘yankı’ taşıyabilir veya karıştırılmış olarak görünebilir.

Kütlenin uzayı nasıl büktüğünü gösteren resim.

Dr. Ezquiaga göre, “Bu, daha önce test edilemeyen senaryoları araştırmanın yeni bir yoludur” dedi. Ekibin raporu, gelecekteki verilerde bu tür etkilerin nasıl bulunacağına ilişkin koşulları ortaya koyuyor. Dr. Ezquiaga, “LIGO (Lazer Girişimölçer Kütle Çekim Dalgası Gözlemevi) ile son gözlem çalışmamızda, her altı günde bir yeni bir kütle çekimi dalgası okuması görüyorduk.”

“Ancak tüm Evrende, bunların aslında her 5 dakikada bir gerçekleştiğini düşünüyoruz. Bir sonraki yükseltmede, bunların pek çoğunu görebildik – yılda yüzlerce etkinlik. Artan sayılar, bir veya daha fazla dalganın devasa bir nesnenin içinden geçme olasılığını artırıyor ve bilim insanları onları eksik bileşenlere dair ipuçları için analiz edebilecek” dedi.

Kısa Süreli Dönen Dev Bir Gezegen Keşfedildi…

0
Kısa Süreli Dönen Dev Bir Gezegen Keşfedildi…

Kısa Süreli Dönen Jüpiter Kütlesinde Sıcak Yeni Bir Gezegen, HAT-P-68b Keşfedildi

HATNet (Macar yapımı Otomatik Teleskop Ağı) anketinden gelen verileri kullanan gökbilimciler, K5 tipi cüce yıldız HAT-P-68’in etrafında dönen dev bir gezegen keşfettiler.
HAT-P-67 b | Exoplanets, Planets, and Fan made Exoplanets and Planets Wiki  | Fandom

Bir sanatçının, sıcak Jüpiter dış gezegen HAT-P-68b ve onun ana yıldızı HAT-P-68 (GSC 1925-01046 ve 2MASS 07535598 + 2356176 olarak da bilinir) hakkındaki izlenimi, 0,68 güneş kütlesine sahip K5 tipi bir cüce yıldız.

Washington Üniversitesi astronomlarından Bethlee Lindor ve meslektaşları, “10 günden daha kısa yörünge periyotlarına sahip gezegenlerin keşifleri, alandaki mevcut teorik zorlukların çözülmesine avantaj sağlıyor” dediler.

Lindor’a göre, “Örneğin, sıcak Jüpiterler’in şişirilmiş yarıçaplarını açıklamak, bu gezegenlerin yarıçapları üzerindeki yaş, yörünge ayrımı, ışınlama, bileşim ve kütlenin etkilerini çözmek için daha büyük örnek nesneler oluşturarak açıklanabilecek teorik bir bulmaca olarak kalır” dedi.

HAT-P-3b - Wikipedia

Ve devam etti: “Bu gezegenlerin kökenini açıklamak ve gezegen-yıldız etkileşimleri yoluyla nasıl evrimleştiklerini anlamak, daha geniş bir nesne örneğiyle daha iyi ele alınabilecek konulardır.”

Yeni keşfedilen kısa dönemli olan gezegen, kütlesi Jüpiter’in 0,7 katı bir sıcak gaz devidir. HAT-P-68b olarak adlandırılan bu gezegen, sadece 0,03 AB (AB, Güneş-Dünya ortalama uzaklığı 150 milyon km) mesafeden 2,3 günde bir yıldızının yörüngesinde dolanıyor.

Sistem yaklaşık 11,1 milyar yaşında ve İkizler takımyıldızında 662 ışık yılı uzaklıkta bulunuyor. Ekipteki gökbilimcilere göre, “HAT-P-68b’nin keşfi, bilinen dev gezegenlerle düşük kütleli (geç K tipi cüce ve M tipi cüce yıldızlar) nispeten küçük örneklemine katkıda bulunuyor.”

SEEDS Project Discovers "Second Jupiter" - Lowest-Mass Exoplanet Around a Sun-Like Star

Gezegeni robotik montajlarda altı küçük telefoto lens kullanarak orta derecede parlak yıldızlardan geçen gezegenleri arayan yer tabanlı HATNet araştırmasından elde edilen verileri kullanarak tespit ettiler.

Araştırmacılar “HATNet tarafından HAT-P-68b keşfi, geniş alanlı uzay tabanlı geçiş araştırmaları çağında, ayrıntılı karakterizasyona yatkın ilginç gezegenlerin yerden bile keşfedilmeyi sürdürdüğünü gösteriyor” dediler.

2020’nin En Önemli 10 Astrofizik Hikayesi…

0
2020’nin En Önemli 10 Astrofizik Hikayesi…
Kabul edelim: 2020 Güneş sistemi araştırmaları için oldukça hararetli bir yıl oldu. Ancak, evrenin daha uzak kısımlarını inceleyen bilim insanları için harika bir yıl geçti.
Muazzam bir patlamadan deşifre edilen gizemli fışkırmalara kadar, işte 2020’de astrofizikteki en önemli hikayelerden bazıları.

10. Boom!

Evrenin bilinen en güçlü patlaması olabilecek şey 2016’da tespit edildi – ama gerçekte 390 milyon yıl önce gerçekleşmişti. İlk dört ayaklı yaratıklar karaya sürünürken, Ophiuchus kümesindeki süper kütleli bir kara delik, çevreleyen gazda devasa bir boşluk patlatan bir jet fırlatmıştı.

2020’de gökbilimciler eski verileri tekrar gözden geçirdiler ve bu patlamanın ne kadar güçlü olduğunu fark ettiler: Öyle büyük bir enerjiydi ki bu, Samanyolu’ndaki 300 milyar yıldızın tamamını ve yüzlerce galaksiyi tam anlamıyla parçalamak için yeterliydi.

9. Güneş sistemimi buradan görebiliyorum

Bu görüntü, Avrupa Uzay Ajansı'nın Gaia uzay aracından alınan ölçümlere ve projeksiyonlara göre önümüzdeki 400.000 yıl boyunca güneş sistemimizin 326 ışıkyılı içinde yer alan 40.000 yıldızın yollarını göstermektedir.

Yıldızlar arasında gezinmek istiyorsanız, bir haritaya ihtiyacınız olacaktır. Avrupa Uzay Ajansı (ESA) Gaia uzay gözlemevinin 1.8 milyardan fazla kozmik nesneye ilişkin verileri kullanarak yarattığı tam da buydu.

Harita, yakın ve uzak yıldızları, asteroitleri, kuyruklu yıldızları ve daha fazlasını içeriyor. Gökadamız nüfusunun % 0,5’inin konumunu, hızını, spektrumunu ve daha fazlasını bilmek isterseniz şanslısınız.

Gaia verileriyle birlikte 1.600’den fazla makale yayınlandı ve gökbilimciler önümüzdeki yıllarda veri tabanını araştıracaklar. Ve işte en iyi kısım: Gelecekte daha da fazla veri var olacak.

8. Bir efsanenin kaybı

Fizikçi Freeman J. Dyson, 22 Mart 2000'de New York'taki Birleşmiş Milletler Kilise Merkezi'nde.

2020’de dünya, en önde gelen ve en ünlü süper zeki kişilerinden biri olan Freeman Dyson’ı kaybetti. Sınırsız hayal gücüne sahip bir adam, belki de en çok popüler bilim çevrelerinde Dyson küresi anlayışıyla tanınır.

(Kendisi adını vermedi; daha sonra böyle anıldı) Bir Dyson küresi, güneş enerjisinin % 100’ünü toplamak için bir yıldızı tamamen çevreleyen varsayımsal bir mega yapıdır – tam olarak hiper-gelişmiş bir medeniyetin hiper-gelişmiş bir uygarlığın yapması gereken enerji.

Şimdiye kadar gökbilimciler galaksimizde veya başka herhangi bir yerde Dyson küresi tespit etmediler, ancak Freeman’ın hayali yaşıyor.

Kuzey Yarımküre ile Venüs yüzeyinin simülasyonu

Gerçek olamayacak kadar iyiydi: Venüs’ün bulutlarla kaplı tepelerinde, başka türlü bir dünyanın cehennem çukurunda yaşam için sağlam kanıt iddiaları.

Gerekçe, anaerobik bakteriler tarafından Dünya’da yayılan tuhaf ve kokulu bir kimyasal olan fosfine dayanıyordu. Bilim adamları, iddia edildiği gibi atmosferden daha fazla fosfin elde etmek için Venüs’ün havadaki büyük bir mikrop popülasyonuna ihtiyacı olacağını öne sürdü.

Ne yazık ki, daha ileri analizler, gözlemlenen kokulu şey miktarını yaşam için işaret bir yana, neredeyse hiç dikkate değer kabul edilmeyen seviyelere düşürdü ve bazı analizlerde, onu başka bir gürültülü sinyal olarak değerlendirip tamamen ortadan kaldırdı. Merak etmeyin, uzaylı yaşam: Eğer oradaysanız, aramaya devam ederiz.

6. 2020’nin en sıcak yeni oyuncağı: FRB’ler

Bir magnetarın - çökmüş bir yıldızın yüksek derecede mıknatıslanmış cesedi - enerji patlaması. Bilim adamları hızlı radyo patlamalarından (FRB) sorumlu olabileceklerini düşünüyor

Herkes iyi bir hızlı radyo patlamasını (FRB) sever, değil mi? Bu esrarengiz, enerjik sinyallerin kaynağı, on yıldan fazla bir süredir gökbilimciler için can sıkıcı bir bilmecedir.

FRB’ler, gökyüzünün her yerinden gelen hızlı, yüksek güçlü, frekansı atlayan radyo sinyalleridir ve bu da kaynaklarının tam olarak belirlenmesini zorlaştırır.

Ama nihayet 2020’de astronomlar şanslıydılar: Kendi kozmik arka bahçemizde bir FRB kaynağı buldular. Takip eden gözlemler suçluyu ortaya çıkardı: magnetar (süper mıknatıslanmış ölü yıldız çekirdeği) olarak bilinen egzotik bir yıldız.

Görünüşe göre, magnetarlar bazen muazzam miktarda bastırılmış enerji yayıyorlar, bu da Dünya’daki gözlemcilere hızlı bir radyo emisyonu patlaması olarak görünüyor.

5. Sonuçta Mars’ı ıslatalım

Bir sanatçının Mars'ın sularla kaplı tasviri, yaklaşık 4 milyar yıl önce olabilir.

Mars’ta sıvı su var. Hayır, bu kemik kuruması. Hayır bekle; bazen su var. Hayır, hayır, boş ver. Kızıl Gezegen, herhangi bir sıvı suya ev sahipliği yapıp yapmadığına dair hayati soru üzerine onlarca yıldır gökbilimcilerle adeta dalga geçiyor.

Gökbilimciler önemsiyor çünkü suyun olduğu yerde yaşam için potansiyel bir yuva var demektir. Bu yılın başlarında, gökbilimciler Mars’ta sadece bir değil dört adet göl olduğunu iddia ettiler.

İnanılmaz derecede tuzlu – daldırılacak bir şeyden çok tuzlu bir çamur gibi – ve güney kutup başlığında yaklaşık 2 km donmuş karbondioksitin altına gömülmüşler. Yine de herkes ikna olmadı.

4. Eve götürmek

NASA'nın OSIRIS-REx uzay aracı tarafından çekilen iki görüntü, örnekleme kolunun asteroid Bennu'nun yüzeyine dokunduğunu gösteriyor.

2020 kesinlikle güneş sisteminin yılıydı. Üç bağımsız uzay aracı örnekleri başarıyla aldı ve onları Dünya’ya getirdi. NASA, OSIRIS-REx görevini, numune kabının sızmasına neden olacak kadar çok malzeme toplayan asteroid Bennu için başlattı.

Japon Hayabusa2 görevi, asteroit Ryugu’yu bir dürttü ve malzemeyi güvenli bir şekilde Dünya’ya indirdi. Ve Çinli Chang’e 5 aracı, aya göreve çıktı ve uzay aracı bozulmadan önce Dünya’ya bir örnek göndermeyi başardı.

3. Bu büyük bir kara delik!

Bir görüntü, şimdiye kadar tespit edilen en büyük kara delik çarpışması sırasında üretilen yerçekimi dalgalarını gösterir.

Gökbilimciler kütle çekimsel dalgaları (uzay-zaman dokusundaki dalgalanmalar) o kadar çok kara delik çarpışmasını gözlemlemek için kullandılar ki, şimdiye kadar haber değeri bile yoktu.

Ancak 2020’de gökbilimciler şimdiye kadarki en büyük çarpışmanın keşfini duyurdular: 85 güneş kütleli bir kara delik ile 66 güneş kütleli kara deliğin devasa bir birleşimi. Birleşme sonrası ortaya çıkan kara delik, güneşin kütlesinin tam 142 katı kadardı.

Yaklaşık dokuz güneş kütlesi saf enerjiye dönüşmüştü. Diğer kara delik haberlerinde, evrenin nihai Pandora’nın kutusu, bu yılki Nobel Fizik Ödülünün konusu oldu.

2. Bu süper iletkende hava ısınıyor mu?

Sıvı nitrojen ile soğutulmuş bir süper iletkenin üzerinde yüzen bir mıknatısın bu fotoğrafında gösterildiği gibi şu anda süper iletkenlik elde etmek için aşırı soğuk gereklidir.

Süper iletkenler süper temizdir. Kuantum mekaniğinin tuhaflığından dolayı, çok özel koşullar altında, elektronlar enerji kaybetmeden birlikte hareket eden çiftlerle uyum sağlayabilir.

Bu, elektriğin direnç olmadan sonsuza kadar akabileceği, oyunun kurallarını değiştiren bir teknoloji anlamına gelir. Ne yazık ki, şimdiye kadar süper iletkenlerin çalışmasını sağlamak için fizikçiler her şeyi süper soğuk hale getirmek zorunda kalmışlardı.

Ancak 2020’de  araştırmacılar, neredeyse oda sıcaklığında, (sadece 15 derecede) olan bir süper iletken keşfettiklerini duyurdular. Dünya’nın merkezinde bulunan basınçları yeniden yaratmamız gerekecek.

 

1. Bunu al, COVID-19

Bu, virüsün insan hücrelerini istila etmek için kullandığı SARS-2-CoV proteini "spike" nın 3D atomik ölçekli haritası veya moleküler yapısıdır.

Yeni korona virüs SARS-CoV-2, insanlığı harap etti, yalnızca birkaç ayda salgın seviyelerine ulaştı ve tüm dünyayı ele geçirdi.

Ancak en güçlü silahlarımızdan biriyle savaşıyoruz: aşılarla. Mevcut aşılar, hücrelerimizi istila etmek için kullandığı “başak” bir protein olan virüsün çok spesifik bir bölümünü hedef alıyor.

COVID’e karşı savaşın ilk adımlarından biri, araştırmacıların bu yılın başlarında kriyojenik elektron mikroskobu adı verilen fizik tabanlı bir teknik kullanarak gerçekleştirdiği proteini belirlemek ve haritalamaktı.

Bu haritayı kullanarak, ilaç üreticileri, aşıları taklit etmesi için virüsün bu özelliğini hedefleyebilir ve bağışıklık sistemimize bir savaş şansı verebilir.

Uzay Lansmanlarında 2020’nin Önemli Noktaları…

0
Uzay Lansmanlarında 2020’nin Önemli Noktaları…

İşte uzay lansmanlarında geçen yoğun bir yılın önemli noktaları

ISS'ye seyahat eden astronotlar
Astronotlar Shannon Walker, Victor Glover, Mike Hopkins ve Soichi Noguchi, Kasım ayında Florida eyaletindeki Cape Canaveral’dan Uluslararası Uzay İstasyonu’na doğru yola çıkmıştı.

Ticari ekip

30 Mayıs’ta, SpaceX bir çift astronotu Cape Canaveral, Uluslararası Uzay İstasyonu’na götürdü. Bu, ticari bir uzay aracındaki ilk insanlı fırlatılmaydı ve uzay mekiği 2011’de emekliye ayrıldığından beri astronotlar ABD fırlatma rampasından ilk kez uçtular.

SpaceX roket fırlatma
SpaceX, 15 Kasım’da ABD topraklarından dört kişilik bir ekip fırlattı.

NASA, Ticari Mürettebat Programının bir parçası olarak, uzay istasyonuna astronotları taşımak için yollar geliştirmek üzere SpaceX ve Boeing gibi özel uzay uçuşu şirketlerini finanse etti, böylece ajans artık Rus Soyuz gemisine güvenmek zorunda kalmayacaktı.

Astronotlar 2 Ağustos’ta güvenli bir şekilde Dünya’ya döndüklerinde, SpaceX’in Crew Dragon uzay aracının testi başarılı sayıldı. 15 Kasım’da başlatılan bir sonraki uçuşta, dört astronot vardı.

Harvard & Smithsonian’ın Cambridge, Mass’taki Astrofizik Merkezi’nden astrofizikçi ve uzay tarihçisi Jonathan McDowell, “Sanırım artık Soyuz’a bağımlı olmadığımızı söyleyebiliriz” diyor.

SpaceX Crew Dragon ISS'ye yaklaşıyor
SpaceX Crew Dragon, 16 Kasım’da Uluslararası Uzay İstasyonu’na yaklaşıyor.

Mars’a Yolculuk

Temmuz ayında Mars’a giden üç uzay aracı Şubat 2021’de varacak. NASA’nın beşinci Marslı gezgini olan Perseverance gezgini kuru bir nehir deltasını arayacak. Eski yaşamın işaretleri için ve gelecekteki bir görevin Dünya’ya getireceği kaya örneklerini toplayacak.

Çin ve Birleşik Arap Emirlikleri, bu yılki görevlerin Kızıl Gezegene ilk başarılı yolculuklarının  kutlanacağını umuyor. Mars’ın yörüngesine girdikten sonra, Çin’in Tianwen-1 uzay aracının Nisan ayında gezegenin yüzeyine bir iniş ve gezici bırakması bekleniyor.

Çin, önümüzdeki on yıl içinde Mars’tan örnekleri geri getirmeyi planlıyor ve Tianwen-1 bu görev için bir teknoloji demosu. Gezici ayrıca yüzeyin altındaki gizli su ceplerini arayacak ve Mars’ın jeolojisini ve kimyasını keşfedecek.

NASA'nın Perseverance gezgini
ABD, Çin ve Birleşik Arap Emirlikleri, Temmuz ayında Mars’ta görevler başlattı. NASA’nın Perseverance gezgini eski yaşamın işaretlerini arayacak.

BAE uzay ajansı sadece 2014 yılında kuruldu ve 2018’de ilk uydusunu fırlatarak Mars misyonunda iddialı bir sıçrama yaptı. Ülkenin Umut Yörünge Aracı, Mars’ın en büyük çözülmemiş gizemlerinden birini ele almak için kanıt toplayacak: Mars’ın havası nasıl çalışıyor?

Umut, gezegenin ekvatorunun yörüngesinde dönen ilk uzay aracı olarak, Mars’ın atmosferinin günlük, mevsimsel ve farklı irtifalarda nasıl değiştiğine dair yeni bir bakış açısı sağlayacak.

Mega takımyıldızlar

SpaceX sadece astronotları yörüngeye göndermiyor. Şirket, dünya çapında yüksek hızlı internet sağlamak için Starlink projesinin bir parçası olarak yüzlerce uyduyla işi başlattı.

Diğer şirketler de benzer “mega takımyıldızlar” başlatmayı planlıyor. Her şey çeşitli şirketlerin planlarına göre giderse, düşük yörüngede yaklaşık 100 bin uydu olacak.

McDowell, “Bu çok fazla uydu,” diyor. 1 Ağustos itibariyle, her türlü işi yapan sadece 2.787 operasyonel uydu Dünya’nın etrafında dönüyordu.

Bilim adamları, yaklaşan uydu dalgalanmasının, dünyasal teleskoplara fazladan ışığı yansıtarak gece gökyüzünü  astronomi gözlemleri için bozabileceğinden korkuyorlar.

SpaceX, Ekim ortasına kadar 900’den fazla Starlink uydusu fırlatmıştı. Şirket, uyduları daha az yansıtıcı hale getirmek için koyu renkli bir kaplamayı test etti, ancak bu yeterince yardımcı olmadı.

Şimdi SpaceX, yansıtıcılığı azaltmak için küçük vizörlü uyduları piyasaya sürüyor, bu da biraz yardımcı oluyor, diyor McDowell.

internet uyduları
SpaceX ve diğer şirketler yörüngeye binlerce internet uydusu fırlatmak istiyor. Gökbilimciler, bu yansıtıcı nesnelerin gece gökyüzü gözlemlerini bozacağından endişe ediyorlar.

İyi haber şu ki, astronomlar ve uzay şirketleri sorunu tartışıyorlar. Yazın bir toplantıda bilim insanları en kötü senaryoların simülasyonlarını sundular.

McDowell, bu mega takımyıldızların etkisi, gerçekte kaç uydunun fırlatıldığına ve ne tür bir astronomi düşündüğünüze bağlı olacağını söylüyor. En kötü etkilerden bazıları, Dünya’ya yakın asteroitleri tespit etmek için yapılan gözlemlerde olacak.

McDowell, “Hepimizi öldürecek olan gökyüzü kayalarını özleyebiliriz çünkü uydu çizgileri yörüngesini hesaplama yoluna girdi” diyor.

McDowell, yardımcı olabilecek bir şeyin, başlatılabilen uyduların özelliklerine ilişkin hükümet düzenlemeleri olduğunu söylüyor. Şirketler “yardım etmek istemekle ilgili tüm doğru sesleri çıkarıyor, ancak sesler ve eylemler aynı şey değil” diyor.

McDowell, “Ek çalışma ve azaltımlarla, yer temelli astronominin ölümcül olmadığı bir noktaya gelebileceğimizi düşünüyorum, ancak yine de büyük bir etki” diyor McDowell.  “Gerçekten işin içine girene kadar tam sonuçlarını bilemeyebiliriz.”