Görünmez uzaylılar aramızdalar mı?

silicon base alien photos ile ilgili görsel sonucu

Yaşamı tanımak oldukça kolaydır. Basit olarak; hareket eder, büyür, yer, atar, çoğalır. Biyolojide, araştırmacılar onu tanımlamak için sıklıkla ” MRSGREN ” kısaltmasını kullanırlar. Hareket, solunum, hassasiyet, büyüme, üreme, atılım ve beslenme anlamına gelir. Ancak İngiltere’nin ilk astronotu ve Imperial College’da kimyager olan Helen Sharman geçtiğimiz günlerde tespit edilmesi imkansız yabancı yaşam formlarının aramızda yaşıyor olabileceğini söyledi. Böyle bir şey nasıl mümkün olabilir?

Neden Uzaylıları ‘Küçük Yeşil Adam’ olarak Düşünüyoruz?

Hayatın tanınması kolay olsa da, tanımlanması çok zordur ve yüzyıllar boyunca bilim adamları ve filozoflara tartışma konusu olmuştur. Örneğin, bir 3D yazıcı kendini yeniden üretebilir, ancak canlı olarak adlandırılamaz. Öte yandan, bir katır ünlü steril, üremez bir türdür, ancak asla yaşamadığını söyleyemeyiz. Yaşamın ne olduğu üzerine 100’den fazla tanım vardır. Alternatif (ama kusurlu) bir yaklaşım, yaşamı, “tanımlamak istediğimiz birçok vaka için çalışan,“ Darwinci evrimine muktedir kendi kendini sürdüren bir kimyasal sistem ”olarak tanımlamaktır.
Uzayda yaşam aramak söz konusu olduğunda tanım eksikliği büyük bir sorundur. “Gördüğümüzde bileceğiz” dışında yaşamı tanımlayamamak, kendimizi gerçekten jeosantrik (yer merkezci), hatta antroposantrik (insan merkezci) fikirlerle, yaşamın neye benzediğiyle sınırladığımız anlamına gelir. Uzaylıları düşündüğümüzde, genellikle insansı bir yaratık hayal ederiz. Ancak aradığımız akıllı yaşamın insansı olması gerekmez.

Hayat, ama bildiğimiz gibi değil

Sharman uzaylıların var olduğuna inandığını ve dahası, onları merak ettiğini söyledi: “Karbon ve azottan oluşan sen ve benim gibi olacaklar mı? Belki de değil. Şu anda burada olmaları mümkün ve onları göremiyor olabiliriz. Böyle bir yaşam bir “gölge biyosferde” var olur. Bununla hayalet bir bölge demek istemiyorum, ama muhtemelen farklı bir biyokimya ile keşfedilmemiş yaratıklar olacaklar. Bu, onları anlayamayacağımız ve hatta fark edemeyeceğimiz anlamına gelir, çünkü bunlar anlayışımızın dışındadır. Var olduğu varsayılarak, böyle bir gölge biyosfer muhtemelen mikroskopik olacaktır.”

Öyleyse neden bulamadık? Mikroskopik dünyayı incelemek için sınırlı yöntemlerimiz var, çünkü laboratuvarda sadece küçük bir mikrop kültürü oluşturabiliyoruz. Bu, henüz tespit etmediğimiz pek çok yaşam formu olabileceği anlamına gelmektedir. Şimdi, kültürlenemeyen ‘mikrop suşları’nın (bir bakteri ya da virüsün farklı alt tür grupları) DNA’sını dizme bilgisine sahibiz, ancak bu sadece hayatı bildiğimiz gibi, DNA içerecek şekilde tespit edebiliyoruz anlamına gelir. Bununla birlikte, böyle bir biyosfer bulursak, onu yabancı olarak adlandırmamız gerekmemektedir. Bu, “dünya dışı kökenli” mi yoksa basitçe “yabancı” mı demek isteğimize bağlı olacaktır.

Silikon bazlı yaşam

Alternatif bir biyokimya için popüler öneri, karbon yerine silikon bazlı bir öneri olacaktır. Bu yaklaşım Jeosantrik açıdan bile mantıklıdır. Dünya’nın yaklaşık % 90’ı silikon, demir, magnezyum ve oksijenden oluşur, bu da yaşam oluşturmak için etrafta potansiyel çok şey olduğu anlamına gelir.

Sanatçının silikon bazlı bir yaşam formu izlenimi.

Sanatçının silikon bazlı bir yaşam formu izlenimi. 

Silikon karbona benzer, diğer atomlarla bağ oluşturmak için dört elektrona sahiptir. Ancak silikon, 14 protona (protonlar, nötronlarla birlikte atom çekirdeğini oluştururlar) sahip olduğundan karbon çekirdeğinde yer alan altı protona göre daha ağırdır. Karbon, hücre duvarları oluşturmak gibi birçok işlev için faydalı, uzun zincirler oluşturmak için güçlü çift ve üçlü bağlar oluşturabilirken, silikon için bu olay çok daha zordur. Silikon güçlü bağlar oluşturmak için mücadele eder, bu nedenle uzun zincirli moleküller çok daha az kararlı durumda kalır.

Dahası, silikon dioksit (veya silika) gibi yaygın silikon bileşikleri genellikle karasal sıcaklıklarda katıdır ve suda çözünmez. Örneğin bunu yüksek oranda çözünür karbon dioksit ile karşılaştırdığımızda karbonun daha esnek olduğunu ve daha fazla moleküler olasılık sağladığını görürüz. Yeryüzündeki yaşam, Dünya’nın yığılı bileşiminden temel olarak farklıdır. Silikon bazlı bir gölge biyosfere karşı bir başka argüman, kayalara çok fazla silikonun kilitlenmesidir. Aslında, Dünya üzerindeki yaşamın kimyasal bileşimi, güneşin kimyasal bileşimi ile yaklaşık bir korelasyona sahiptir.

Biyolojide atomların % 98’i hidrojen, oksijen ve karbondan oluşur. Dolayısıyla, burada uygulanabilir silikon yaşam formları bulunursa, başka bir yerde evrimleşmiş olabilirler. Bununla birlikte, Dünya’da silikon bazlı yaşam lehine argümanlar vardır. Doğa uyarlanabilir. Birkaç yıl önce, Caltech’teki bilim insanları, silikonla bağlar oluşturan, aslında silikonu hayata geçiren bir bakteri proteinini üretmeyi başardılar.  Dolayısıyla, silikon karbonla karşılaştırıldığında esnek olmasa da, potansiyel olarak karbon dahil olmak üzere canlı organizmalara doğru bir araya gelmenin yollarını bulabilir.

silicon base alien photos ile ilgili görsel sonucu

Satürn’ün uydusu Titan veya diğer yıldızların etrafında dönen gezegenler gibi uzayda başka yerlere gelince , kesinlikle silikon bazlı yaşam olasılığını göz ardı edemeyiz. Bunu bulmak için, karasal biyoloji kutusunun dışında bir şekilde düşünmeli ve karbon bazlı formdan temel olarak farklı olan yaşam formlarını tanımanın yollarını bulmalıyız. Caltech’teki gibi bu alternatif biyokimyaları test eden birçok deney var. Hayatın evrenin başka bir yerinde var olduğu inancımızdan bağımsız olarak düşününce, bununla ilgili herhangi bir kanıtımızın olmadığını anlarız. Bu nedenle, büyüklüğü, miktarı veya konumu ne olursa olsun, tüm yaşamı değerli olarak düşünmek önemlidir.

Dünya, evrende şimdilik  yaşamı destekleyen bilinen tek gezegen. Bu nedenle, güneş sisteminde veya evrende başka bir yerde yaşamın şekli ne olursa olsun, onu karasal yaşam ya da uzaylı yaşam formları olsun, olası zararlı virüs gibi bulaşma etkisinden koruduğumuzdan emin olmalıyız. Yani uzaylılar aramızda olabilir mi? Uzayın geniş mesafelerinde seyahat etmek için gereken teknolojiye sahip bir yaşam formu tarafından ziyaret edildiğimize inanmak güç. Ancak meteorlar üzerine Dünya’ya ulaşan yaşam oluşturan, karbon bazlı moleküller için kanıtlarımız var, bu nedenle kanıtlar, daha tanıdık olmayan yaşam formları için aynı olasılığı kesinlikle göz ardı etmiyor.

Önceki İçerikYeni Gizemli Radyo Patlamaları…
Sonraki İçerikGüneş’in En Ayrıntılı Görüntüsü…